Oruç Fidyesi Gıda Kolisi Olarak Verilebilir mi?

VİDEOLAR

Oruç fidyesi gıda kolisi olarak verilebilir mi? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Fidye konusunda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Öncelikle, fidyenin temel mantığı, kişinin kendi günlük yiyeceği kadar bir miktarı fakire vermesidir. Bu, fakir biri için 100 lira olabilirken, zengin biri için 1000 lira olabilir. Dolayısıyla fidye, kişinin kendi hayat standardına uygun bir miktar üzerinden hesaplanmalıdır. Bir koliyi fidye olarak düşünmek mümkündür, ancak bazı alimler fidyenin bölerek verilmesinin daha doğru olacağını ifade ederler. Örneğin, 30 günlük fidye verecek olan bir kimsenin bunu 30 ayrı koli ya da 30 zarfa koyarak dağıtması daha uygun olur.

Fidyenin para olarak verilmesi de mümkündür, ancak burada günlük olarak hesaplanması ve bölünmemesi gerekmektedir. Diyanetin ilan ettiği asgari fidye miktarına riayet edilmelidir. Bunun yanı sıra, ticaretle uğraşan veya düzenli geliri olan bir kimsenin fidyeyi kendi kazancından ödemesi daha doğrudur. Ramazan kolisi hazırlamak güzel bir uygulamadır, ancak bazen fakir ailelere birçok yerden koli gelebiliyor ve içindeki gıdalar tüketilmeden bozulabiliyor. Eğer bir kişi bakkal veya market işletiyorsa, kendi dükkânındaki ürünlerden koli yaparak fidye vermesi anlamlı olabilir. Ancak, böyle bir işletmesi yoksa, doğrudan marketten koli yaptırıp vermektense, fakire parayı teslim etmek daha uygundur. Bu şekilde, fakir kişi kendi ihtiyacına göre harcama yapabilir.

Ancak burada bir istisna söz konusudur: Eğer verilen para, ailenin temel ihtiyaçlarına harcanmayıp farklı şekillerde kullanılıyorsa ve bu durum çocukları ya da haneyi zor durumda bırakıyorsa, o zaman temel tüketim maddelerinin doğrudan alınarak verilmesi daha anlamlı olabilir. Ama genel olarak, para her türlü ihtiyacı karşılayabilecek bir araç olduğundan, imkân dahilinde para olarak verilmesi daha uygundur.

Öğrencilere fidye veya zekât verilip verilemeyeceği konusunda ise dikkatli olunmalıdır. Fakirlik, tamamen ihtiyaçla alakalı bir durumdur. Bir öğrenci, eğer ailesi zengin ve bankada parası varsa, sırf öğrenci olduğu için fakir sayılmaz. Diğer taraftan, asgari ücretle geçinen ancak kira, mutfak masrafları gibi giderleri nedeniyle zorluk çeken biri, asgari ücret alıyor diye zengin sayılmaz ve ona zekât veya fitre verilebilir. Bu yüzden, çevrede gerçekten ihtiyaç sahibi kimlerin olduğunu araştırmak, apartmanında, mahallesinde, çevresinde kimlerin zor durumda olduğunu bilmek ve ona göre hareket etmek gerekir.

Özellikle ilim talebeleri, eğitimleri süresince çalışma imkânına sahip olmadıkları için maddi desteğe ihtiyaç duyabilirler. Bu durumda, onların da ihtiyaçlarını karşılamak için gayret göstermek gerekir. Ancak, öğrenci olduğu için her burs talep edenin gerçekten ihtiyaç sahibi olduğu düşünülmemelidir. Bir öğrenci, eğer birçok farklı yerden burs alarak maaş seviyesinde bir gelir elde ediyorsa, "Ben alayım, başkası ne yaparsa yapsın" mantığı doğru değildir. Bu noktada, öğrencilerin de kendi temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra başkalarına da imkân tanımaları gerekir.