Oruç Tutamayanlar Nasıl Davranmalıdır?
Yard. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım, “Ramazan orucunu tutamayanlar nasıl davranmalıdır?” sorusunu cevaplıyor.
Müslüman Ramazan’ı sokağından, çevresinden belli olur.
Bursa’da Somuncu Baba Vakfı’nın Yeşil Türbe yanında işlettiği bir imarethane (aşevi) var. Aşevi, Osmanlı dönemindeki gibi aslına uygun olarak işletilmeye başlanmış. Aşevinin camı, çerçevesi yok. Işığı yukarıdan alıyor. Sanat tarihçisi bir kardeşimiz, “Osmanlı’da aşevlerinin dışarıya bakan camları olmaz, ışığı yukarıdan alırlar. Bunun iki sebebi var. Biri içeride yemek yiyen fakir-fukara dışarıdan geçenler bizi görüyorlar diye rencide olmasın; ikincisi, dışarıdan gelip geçenler yemek yendiğini görüp de onlara imrenmesin.” diye konuştu. Ama bugün fakir-fukarayı gözetmeyen emperyalist ahlak, sömürü ahlakı, her şeyi vitrinleştirmeye başladığı gibi yeme-içmeyi de vitrinleştirmiş durumda.
Bakıyorsunuz çoluk-çocuğun gözü önünde döner tezgahları açık, lokantaların servisleri devam ediyor. Bunlar tabi iç acıtıcı şeyler, bir Müslüman mahallesinde olmaması gereken şeyler. Koca şehirde yolcusu olan yok mu, gayrimüslimi olan yok mu, hasta olanı yok mu? Olabilir. Ama onlar tabir-i caizse tezgah arkasında yemeklerini yemeliler, yemek yememeyi reklam etmemeliler. Yani oruçsuzluğu reklam etmemeliler. Oruç tutmamak bir mazeret olarak kişiye verilmiş bir ruhsat olabilir ama kişinin onu teşhir etme hakkı yok.