Oruç Tutmanın Faydaları
Oruç tutmanın faydaları nelerdir? Oruç tutmanın 6 faydası.
Biz orucu herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil, yalnız Allah’ın emrini yerine getirmek ve onun rızasını kazanmak için tutarız. Oruç, bu niyetle tutulduğu takdirde makbul olur.
Ancak, Allah’ın her emrinde olduğu gibi oruç ibadetinde de birçok hikmetler, bizim için maddi ve manevi pek çok faydalar vardır. Biz orucu Allah rızası için tutmakla beraber, bize sağladığı faydaları da bilmek ve değerlendirmek durumundayız.
ORUÇ TUTMANIN FAYDALARI
-
Oruç, Ahlakımızı Güzelleştirir
Oruç, belirli bir süre sadece aç kalma olayı değildir. Oruç, köklü bir irade terbiyesi, insanı kötü alışkanlıklardan temizleyen, iyi huylar kazandıran bir ahlak eğitimidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” (Buhârî, “Savm”, 8.)
Bu hadis-i şerifte orucun yüksek hedefi açıkça gösterilmiş, bu ibadetin sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret olmadığı, esas gayenin insanı olgunlaştırmak, ahlak ve fazilet sahibi olarak yetiştirmek olduğu bildirilmiştir.
-
Oruç, Kötülüklerden Korur
Kur’an-ı Kerim’de orucun farz oluşunu bildiren ayette Yüce Allah,
“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı, ta ki korunasınız.” (2/Bakara, 183.) buyurarak orucun hikmetine dikkatimizi çekmiştir.
Allah Teala, her derde deva verdiği gibi, her kötülüğe karşı da bize bir korunma vasıtası vermiştir ki oruç ibadeti bunlardan biridir.
Nitekim sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) orucun bu koruyucu özelliğini güzel bir benzetme ile şöyle açıklamıştır: “Oruç bir kalkandır.” (Buhârî, “Savm”, 2, Müslim, “Sıyâm”, 30.) Bilindiği gibi kalkan, eskiden savaşlarda insanı düşmanın kılıcından koruyan bir vasıta idi. İşte oruç, Müslümanı dünyada günah işlemekten, ahirette cehennem ateşinden koruyan bir vasıtadır.
Dünyada her kötülüğün başı, Allah’ı unutmak ve sorumluluk duygusunu kaybetmektir. Oruç ise bize daima Allah’ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Bir ay boyunca devam eden bu manevi eğitimin olumlu tesiri ile insan, davranışlarını kontrol altına alarak her türlü kötülükten uzaklaşır.
-
Oruç, Merhamet Duygularını Geliştirir
Hayatında açlık nedir bilmeyen varlıklı bir insan, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayabilir mi? Onların çektiği ıztırabı yüreğinde duyabilir mi? Elbette ki gereği gibi duyamaz. Fakat bu insan, oruç tutarsa, açlığın ne olduğunu bizzat tatmış olur.
Böylece, yokluk içinde kıvranan fakirlerin sıkıntılarını içinde duyarak, şefkat ve merhamet duyguları gelişir. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardım elini uzatarak sıkıntılarını giderir, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunur.
İşte orucun bize verdiği sosyal adalet dersi...
Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz, insanların en cömerdi idi. O, açları doyurur, kendisi aç kalırdı. Ramazan ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı.
Peygamberimizin (s.a.v.) eşi Hz. Âişe (r.a.) diyor ki: “Allah’ın Resulü üç gün peş peşe karnını doyurmamıştır. İsteseydi doyururdu. Lâkin yoksulları doyurup, kendisi aç kalmayı tercih ederdi.”
Hz. Âişe (r.a.), Peygamberimizin (s.a.v.) vefatından sonra ne zaman bir yemek yese ağlamaya başlardı. Bir defasında niçin ağladığı kendisine sorulunca şu cevabı vermiştir: “Hz. Muhammed (s.a.v.) sağlığında doyasıya bir günde iki defa yemek yiyemedi. Onu hatırladığım için ağlıyorum.” (Tirmizî, “Zühd”, 38.)
Hz. Ömer’in (r.a.) halifeliği zamanında dokuz ay süren bir kıtlık olmuştu. Ömer (r.a.), “İhtiyaç sahipleri bize gelsin” diye halka duyuru yapmış, kendisi de Müslümanlar bolluğa kavuşuncaya kadar ekmekle beraber zeytinyağından başka katık yemeyeceğine yemin etmişti.
Halkın sıkıntılarını yüreğinde hisseden ve onlardan farksız olarak yaşayan bu büyük insan, elbisesi yıkandığı ve başka elbisesi olmadığı için bir gün cumaya geç gitmiş ve bu yüzden cemaatten özür dilemiştir. (Şa’rânî, et-Tabakâtü’l-kübrâ, I, 24.)
Vaktiyle Mısır’da yıllarca süren bir kıtlık olmuştu. O sırada devletin hazinesi Hz. Yusuf’un (a.s.) elinde idi. Halk açtı. Hz. Yusuf (a.s.) da bütün imkânlara sahip olduğu hâlde karnını doyurmuyordu.
Neden böyle yaptığı kendisine sorulunca, içinde yaşadığı toplumun acılarını yüreğinde duyan bir sorumluluk anlayışı ile şu cevabı vermiştir:
“Eğer ben tok olursam, açların hâlini anlayamam, yoksulları gereği gibi düşünemem.” (Aliyyü’l-Kârî, Mirkâtü’l-mefâtih, II, 492.)
Oruçla toplumda kalpten kalbe yol açılır. Birinden şefkat ve merhamet, diğerinden sevgi ve saygı.
-
Oruç, Sağlığı Korur
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), orucun sağlığımız yönünden önemini şöyle belirtiyor: “Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.” (Keşfü’l-hafâ, II, 33.)
İnsanlığın büyük mürşidinin söylediği bu söz, tıbben de kanıtlanmıştır. Konu ile ilgili olarak iki yabancı bilim adamının tespitleri şöyle:
1940 Nobel Tıp Ödülünü kazanan ünlü bilim adamı Dr. Alexis Carrel L’Hamme, Cet İnconnu adlı eserinde, oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin harcandığını sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğini, böylece bütün vücutta bir yenilenme olduğunu anlatır, orucun sağlık bakımından çok faydalı olduğunu” söyler. (Hayat Ansiklopedisi, “Oruç” maddesinden naklen.)
Fransız profesörü Pierre Moulin (Pier Mulen) de şunları söylüyor:
“İslam dünyasının en yararlı kurumlarından biri oruçtur. Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenişidir. Dokuları temizler, birikmiş toksinleri, zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini dinlendirirler... Hristiyan dininde orucun bulunmaması büyük bir kayıptır.
Aslında insanların her hafta bir gün oruç tutmaları, başka bir deyimle diyet etmeleri ve sadece meyve suyu içmelerinde büyük yarar var.
Böylece vücut, doku ve organlardaki zehirleri atar, beden dinçleşir.” (Günaydın Gazetesi, 13 Ağustos 1982, s. 1.)
-
Oruç, Nimetlerin Kıymetini Öğretir
İnsan, elinde olan nimetlerin kıymetini ancak bunlar elinden çıktıktan sonra anlar. Fakat iş işten geçtiği için bunun bir yararı olmaz. Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan insanın gözünde bu nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır.
Bu anlayış insana, onları daha iyi korumasını ve nimetleri kendisine veren Allah’a daha çok şükretmesini öğretir. Nimetlere şükür ise onların çoğalmasına vesile olur.
Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Andolsun, şükrederseniz elbette (nimetimi) artırırım.” (14/İbrâhîm, 7.)
-
Oruç, İnsana Sabırlı Olmayı Öğretir
Oruç tutmakla belirli bir zaman kendini yememeye, içmemeye alıştıran insan, hayatta karşısına çıkabilecek güçlüklere kolaylıkla sabreder, acılara ve sıkıntılara dayanmasını, zorlukları yenmesini bilir.
Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet