Oruca Başlama Vakti Ne Zamandır?

Oruca başlama vakti ne zamandır? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Oruç tutmaya başlama vakti, imsak dediğimiz andır. "İmsak" kelime anlamı olarak "tutmak" demektir; yani bu vakitte ağzımızı yemeden, içmeden ve nefsani arzularımızdan uzak tutmaya başlarız. Takvimlerde gösterilen imsak vakti, sabah namazının girdiği vakittir.

Güneş ışınları dünyaya doğudan vurduğunda oruç vakti başlar. Bu ışıklar iki şekilde gelir: İlk olarak dikey gelen fecr-i kazib (yalancı tan) denilen bir aydınlık oluşur; ancak bu ışık kısa süre sonra kaybolur. İkinci olarak yatay gelen fecr-i sadık (gerçek tan) belirir ve giderek genişleyerek güneşin doğmasına kadar devam eder. İşte bu ikinci ışığın görünmesiyle oruç vakti başlamış olur.

Günümüzde bilimsel ve astronomik hesaplamalar çok hassas bir şekilde yapıldığından imsak vakti kesin olarak belirlenmiştir. Eskiden bir ihtiyat payı bırakılarak imsak vaktinden 5-10 dakika önce oruca başlanırdı. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aldığı bir kararla bu uygulama kaldırılmış ve tam vaktinde başlanması esas alınmıştır.

Ramazan ayında sabah ezanı okunduğunda artık oruç vakti girmiş olur. Bu yüzden ezanla birlikte "hapımı içeyim, son lokmamı yiyeyim, çayımı bitireyim" gibi bir duruma vakit kalmaz. İmam "Allahu ekber" dediğinde yemeyi ve içmeyi bırakmak gerekir.

Eskiden ezan, ihtiyat payı ile biraz erken okunurdu, bu yüzden halk arasında "ezan bitene kadar yiyebilirsin" anlayışı yaygındı. Ancak artık ezan tam vaktinde okunuyor. Dolayısıyla ezan başladığında oruca başlamamız gerekiyor.

Eğer ihtiyatlı davranmak isterseniz, imsaktan 10-15 dakika önce yemeği bırakabilirsiniz. Ancak gece sahura kalkmış, yemek hazırlamış biri için tam vaktinde yemeği bırakıp ardından namazı kılmak daha pratik olabilir. Önemli olan, namazı vaktinde kılmaktır; çünkü namazın geçerli olmasının şartlarından biri, vaktinin girmiş olmasıdır.

Diyanet, ezanın tam vaktinde okunmasını esas almıştır. Bu yüzden ezanla birlikte oruca başlanmalı, ardından mümkünse Kur'an-ı Kerim okunmalı ya da erkekler için camiye giderek cemaatle namaz kılınmalıdır. Kadınlar ise evlerinde namazlarını kılarken ezan sonrası 15-20 dakika kadar bekleyebilirler. Bu süre zarfında Kur’an okuyabilir, ibadetlerini yerine getirebilirler. Böylece Ramazan sabahına daha huzurlu ve bereketli bir başlangıç yapılmış olur.

İslam ve İhsan

ORUCA BAŞLAMAK İÇİN RAMAZAN HİLALİNİN GÖRÜLMESİ ŞART MIDIR?

Oruca Başlamak İçin Ramazan Hilalinin Görülmesi Şart mıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.