Oruçluyken Ağız Kokusu Nasıl Önlenir?

Ramazan ayında oruçlu olanlar için ağız kokusunu önlemenin ve ağız sağlığını korumanın yolları...

Solunum yolu enfeksiyonları, diş ve dişeti rahatsızlıkları,mide problemleri, böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi ciddi hastalıkların ağız kokusuna neden olabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Mustafa Gündoğar; Ağız kokusu sorunu Ramazan ayında açlık ve susuzluğa bağlı olarak ortaya çıkan sıkıntılardan biri’’ dedi. Ancak ağız ve nefes kokusunu önlemek elinizde.

DİŞLERİN FIRÇALANMAMASI HASTALIKLARA DAVET ÇIKARIYOR

Ramazan'da dişler fırçalanmadığında sahurdan iftara kadar geçen sürede bakteriler ağızda kolayca üreme imkânı bulur. Bu durum ağızda kötü koku ve diş çürümelerine yol açar. İftar ve sahurdan sonra fırçalanmayan dişlerde oluşan bakteriler ağızda asitlenmeye ve diş çürümelerine sebep olur. Bu durum enfeksiyon yoluyla birçok hastalığa da davetiye çıkarabilir. Diş çürüklerinden ve ağız kokusundan korunmak için iftar ve sahurdan sonra dişlerimizi özenle fırçalamalıyız.

DİŞLER İYİ FIRÇALANMALI

Dişler fırçalanırken, dil yüzeyi ve diş eti bölgelerinin de fırça yardımıyla iyice temizlenmesi gerekir. Oruç tutanların ayrıca ağız antiseptiği kullanmaları da tavsiye edilir. Böyle bir imkân yoksa tuzlu su ile de gargara yapılabilir. İyi bir ağız bakımı için ayrıca diş ipi kullanılmalı, bütün görünen görünmeyen iç ve dış yüzeyler ile dil üstü mutlaka en az 2 dakika fırçalanmalı ve temizlenmeli.

ASİTLİ İÇECEKLERDEN UZAK DURUN

Diş çürüklerinden korunmak ve ağız kokusu sorunu yaşamamak için Ramazan'da da asitli yiyeceklerden uzak durulmasında fayda var. Sahurda karbonhidratlı yiyecekler daha az tüketilmeli, peynir ve süt gibi kalsiyumlu yiyecekler ile meyve sebze ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmeli.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.