Orucun Ruhaniyeti
Orucun rûhâniyetinin kemâle ermesi için neler yapılmalıdır? Kulaklar, gözler ve gönlün oruca dâhil edilmesi ne demektir?
Orucun zâhiri; fecirden güneşin batmasına kadar, yemek-içmekten ve bedenî hazlardan uzak durmaktır.
Ancak, orucun rûhâniyetinin kemâle ermesi için; ağza gıdâ ve suyun girmemesine dikkat edildiği gibi, ağızdan çıkacak sözlere de îtinâ gösterilmelidir.
Yine kulakların, gözlerin ve gönlün de oruca dâhil edilmesi lâzımdır. Zira bunların orucun rûhâniyetine uymayan şekilde kullanılmaları, orucu zedeler ve âdetâ mânen bozulmasına sebebiyet verir.
GIYBET ETTİLER
Oruçlu olduğu bir gün, Abdullah Dehlevî Hazretleri’nin yanında gıybet ettiler.
Hazret;
“–Eyvah, orucumuz bozuldu!” buyurdu.
Bir talebesi;
“–Efendim, siz gıybet etmediniz ki!” dediğinde ise;
“–Evet, biz gıybet etmedik, ama dinledik. (Bize ondan menfî bir in‘ikâs geldi.) Gıybette, söyleyen de dinleyen de aynıdır.” buyurdu.
Şu hadîs-i şerifler de, orucun rûhâniyetine dikkat etmeyenlerin âkıbetini bildirmektedir:
“Kim yalan konuşmayı ve yalan dolanla iş yapmayı terk etmezse; Allâh’ın, o kimsenin yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm, 8)
“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz!..” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)
RUHANİYETİ ZEDELENMİŞ BİR ORUÇ
Rûhâniyeti zedelenmemiş bir oruç;
- Takvâya eriştirir. Zira oruçta helâllerden dahî belirli bir süre uzak durma tâlîmi vardır. Bu tâlimde kuvvetlenen rûhânî istîdatlar, haramlardan kaçınma husûsunda bi-iznillâh daha muvaffak olacaktır.
- Oruç bize nimetleri tefekkür ettirir. Belirli bir müddet uzak kalınca, nimetleri idrâk etmek daha da kolaylaşır. Şükrü artırır.
- Aynı hakikatten hareketle; oruç, mahrumların hâlini tefekkür ettirir. Merhamet ve şefkati artırır.
Yûsuf -aleyhisselâm- fakirlere infakta bulunacağı günlerde kendisi bir şey yemez ve aç kalmaya dikkat ederdi. Sebebi sorulduğunda;
“–Açların hâlini açlığı yaşayarak daha iyi anlamak için böyle yapıyorum.” derdi.
Bilhassa Ramazân-ı şerifte Gazzeli kardeşlerimizin açlığa mahkûm vaziyette kaldıklarını tefekkür etmemiz ve onlara bol bol yardım etmemizin yollarını bulmaya gayret etmemiz lâzımdır.
- Oruç, kulu, yemekten, içmekten münezzeh olan Cenâb-ı Hakk’ın yüce hâlinden -muvakkaten de olsa- nasiplendirir. Beşere, melekî bir hâli yaşatır. Bu hâl de feyiz ve mâneviyâtı ziyadeleştirir.
Buna karşılık;
- İftar ve sahurda oburluk ile,
- Sadece zenginlerin çağırıldığı, gövde gösterisi yapılan iftar sofralarıyla,
- Gözün, gönlün, kulak ve dilin oruç tutmadığı bir ibâdette rûhâniyet kalmaz, âdetâ perhizden ibâret kalır.
Rabbimiz; sabrımızı kuvvetlendiren, takvâ derecemizi ve merhamet ufkumuzu artıran bir oruç nasîb eylesin.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Şubat, Sayı: 228