Orucun Zâhiri ve Bâtını Nedir?

Orucun zâhiri ve bâtını nedir? Sabır mevsimi Ramazan ayında nelere dikkat etmeliyiz?

Ramazân-ı şerif «sabır mevsimi» olarak da isimlendirilmiştir.

Oruç;

  • Kula, nefis terbiyesini öğreten pek mühim bir ibâdettir.
  • Helâllerden bile muvakkat bir müddet uzak durmayı öğretmesi, haramlardan tamamen uzak durmanın bir tâlimidir. Nitekim orucun farz kılındığı âyet-i kerîmede;

“…Umulur ki (oruç vesilesiyle) takvâya erişirsiniz.” (el-Bakara, 183) buyurulmaktadır.

  • Orucun faydası, kula nefsânî arzulardan uzaklaşma sabrını aşılamasıdır. Fahruddîn-i Râzî’nin de dediği gibi, kul bir gün ölerek nefsânî arzulardan mecburen uzaklaşacaktır. Lâkin kıymetli olan; ölmeden ölmek, yani nefsin arzularını bertaraf edip, onun isteklerinin kölesi olmaktan kurtulmaktır. Oruç; insana, nefsinin arzularına karşı sabredebileceğini fiilen gösterir.
  • İnsanın ruh ve beden terkîbi, bir terazi gibidir. Mekanik terazilerin bir kefesine bastırılınca, diğer kefe havada kalır. Bu mânâda oruç, Hazret-i Mevlânâ’nın şu çağrısına kulak vermektir:

“Ramazan geldi, artık maddî yiyeceklerden elini çek ki, sana gökten mânevî rızıklar gelsin.

Bu ay, gönül sofrasının kurulduğu aydır. Gönlün, bedenin hatalarından kurtulduğu aydır. Gönüllerin aşk ve îmân ile dolduğu aydır.”

  • Bu kıvamda bir oruç tutabilmek için, orucu hem zâhiri hem de bâtını ile tutmak gerekir:

Orucun zâhiri; fecirden güneşin batışına kadar, ağzımızdan yiyecek ve içecek girmemesine dikkat etmek iken;

Orucun bâtını;

  • Ağzımızdan gıybet, yalan ve lüzumsuz bir sözün çıkmamasına da riâyet edebilmektir.
  • Kulağımızın bu tarz sözleri hiç işitmemesine gayret göstermektir.
  • Gözümüzün şeytânî vitrinlere hiç bakmamasıdır.

Bilâkis;

  • Gözümüzün Kur’ân’la hemhâl olması,
  • Kulağımızın ancak hayrı ve faydalı söz ve zikirleri işitmesi,
  • Dilimizin; «Ya hayır söyle yahut sus!» (Bkz. Müslim, Îmân, 77) tâlimâtına ittibâ etmesi,
  • Gönlümüzün, zikrullah ile huzura ermiş bir hassâsiyet içinde, hamd ve şükür ile dolmasıdır.

Velhâsıl kalbimizin vahiyle buluşmasıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2025 Ay: Mart, Sayı: 241

İslam ve İhsan

RAHMET VE MAĞFİRETİN SAĞANAK HALİNDE YAĞDIĞI KIYMETLİ BİR ZAMANDAYIZ

Rahmet ve Mağfiretin Sağanak Halinde Yağdığı Kıymetli Bir Zamandayız

ORUÇ TUTARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

ORUÇ NEDİR? ORUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oruç Nedir? Orucun Faydaları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.