Osman Bey’in Rüyası
Yazar Bahadır Yenişehirlioğlu, Osman Nuri Topbaş’ın kaleme aldığı Tarihe Yolculuk eserinden Osman Gazi’nin müjde dolu rüyasını seslendiriyor. Erkam Tv hesabına abone olarak video serisini takip edebilirsiniz...
OSMAN BEY’İN MÜJDE DOLU RÜYASI
Târih sayfaları incelendiğinde, büyük oluş ve hâdiselerin temelinde, büyük hayâl, düşünce ve ideallerin bir başlangıç teşkil ettiği açıkça görülür. Bu oluşlar, Hakk’ın rızâsına muvâfık bir vasıfta ise, bunların tezâhürleri de, azim ve irâdeleri güçlendirici bir müjdeyle başlar.
Cihan târihinin en mübârek ve en azametli bir safhasını teşkil eden Osmanlı’nın başlangıcı da, Allâh’ın lutuf ve keremiyle böyle bir müjdeyle gerçekleşmiştir. Bütün kaynakların şehâdetiyle sâbit olduğu üzere Osmanlı Devleti’nin velî bânîsi Osman Gâzî Hazretleri, büyük Allâh dostu Şeyh Edebali Hazretlerinin hâne-i saâdetlerinde, müjdelerle dolu bir rüyâ görmüştür.
Şeyh Edebali Hazretlerinin evinde misâfir kaldığı bir gece Osman Bey, rûhuna sükûnet veren, nefsinin çırpınışlarını dindiren sohbetin huzûru içinde heyecan dolu anlar yaşamıştı. Bir rivâyette, kendisine yatması için gösterilen odanın duvarında asılı bir Kur’ân-ı Kerîm olduğu için ona hürmeten ayağını uzatmayıp, oturduğu yerde tatlı bir uykuya dalmıştı. Rüyâsında, Şeyh Edebali Hazretleri’nin göğsünden çıkan ve giderek hilâl şeklini alan Ay’ın, bir ucunun kendi göğsüne girdiğini ve kendisi ile Şeyh Edebali Hazretleri arasından çıkan bir fidanın çınar hâline geldiğini, bu çınarın dallarının üç kıt’aya yayıldığını ve birçok milleti gölgesi altına aldığını gördü. Bu topraklarda haşmetli kule ve kubbeler üzerinde Ezân-ı Muhammedî okunuyor; bülbüller Kur’ân-ı Kerîm tilâvet ediyorlardı. Semânın görülebilen her yeri gülşen hâline gelmişti.
Osman Bey, rüyâsında bu güzel manzaraları büyük bir hayranlıkla seyrederken, âniden bir ceylanın ortaya çıktığını gördü. Batıya doğru kaçmaya çalışan ceylana ok atmak üzere nişan alırken uyandı.
Abdest aldı. Müsâade isteyerek Edebali Hazretlerinin huzûruna girdi. Rüyâsını anlatmaya başladı. Anlattıkça şeyhin yüzünde tatlı tebessümler beliriyor, gözleri, nûrânî bir ışık ile parlıyordu. Zîrâ Edebali Hazretleri, kalb gözüyle bu rüyânın sırrını çözmüştü. Osman Bey susunca, Şeyh, başını kaldırdı; gözlerinin içine bakarak, yumuşak ve âhenkli sesiyle şöyle dedi:
“–Oğlum! Gâibi ancak Allâh bilir. Lâkin gördüğün bu rüyâda dolu dolu hayır vardır. Cenâb-ı Hak, sana ve soyuna saltanat nasîb edecektir. Dünyâ, oğullarının himâyesine girecektir. Benim zürriyetimden bir kız ile evleneceksin. Bu izdivaçtan doğanlar, senin kuracağın ve giderek büyüyecek olan büyük bir devletin başına geçeceklerdir. Bu devlet de Batı’ya doğru genişleyecektir...”
Osman Bey’in gençlik zindeliği ile kaynaşan müthiş bir enerji, böylece devreye girdi ve dinamik bir ilerleyiş ve yükselişin âmili oldu. Muazzam bir medeniyetin temelini teşkil etti. Bu gençlik enerjisi, bir kudret menbaı hâline gelerek bütün cihâna yayılan adâlet ve i’lâyı kelimetullâh güneşinin güçlü bir kaynağı oldu. İnsanlık semâsı parıl parıl aydınlandı...
Ancak!
Dün Osman Gâzî’nin gençlik yıllarında gördüğü ve gerçekleştirdiği rüyâya mukâbil, bugünün gençleri ne gibi bir rüyâ görebilir? Bunu hayâlimizde nasıl canlandırabiliriz?
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Tarihe Yolculuk, Erkam Yayınları
YORUMLAR