Osman İbni Osman (ra) Kimdir?

Osman İbni Talha radıyyahu anh iyiliksever ve mert bir yiğit... Mekke'nin fethinden az önce müslüman olanlardan... Ümmü Seleme (r.anhâ)'ya hicrette klavuzluk yapan bir kahraman... Kâbe'nin kapı anahtarını taşıma vazifesi gibi bir şerefe sahip bir hizmet insanı... Ailecek Kâbe kayyumluğu vazifesini yürüten mert insanlar...

Osman İbni Talha Mekke'de Kusay kabilesine mensuptur. Nesep itibariyle Kusay'da Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birleşir. Babası Talha, annesi de sülâfe binti Sa'd olup Beni Amr kabilesindendir.

Babası Uhud gazvesinde müşriklerle birlikte müslümanlara karşı savaştı. Hz. Ali kerremallahu veche Efendimizle mübarezeye çıktı. Çok kısa müddet içinde Hz. Ali (r.a.) onun işini bitirdi. Sülâle olarak cahiliye döneminde Kâbe'nin kapı anahtarını taşıma hizmetini yürütmekteydiler. Babası Uhud'da öldürülünce bu vazife Osman'a kaldı. Kâbe'nin kayyumluk ve hicâbet hizmetlisi oldu.

İki Cihan Güneşi efendimiz hicretten önce Osman'ı imâna davet etti. Fakat o bu dâvete icâbet edemedi. Müşriklerin baskılarından kendini kurtaramadı. Onlarla beraber oldu. Efendimiz ona gülümsedi. Bu yaptığının mânâsızlığını ona hissettirdi. Sabır ve sükûnetle vaziyeti geçiştirdi. Onun bir gün İslâm'a geleceğini ümit ediyordu. Ona nükteli ve ibretli bir tavırla şunları söyledi:

"Ey Osman! Ümid ederim ki, bir gün sen, beni, bu anahtarı nereye isterseniz koyarsınız, kime isterseniz verirsiniz diyeceğin bir mevkiide göreceksin." buyurdu.

Osman İbni Talha'nın İslâm'la şereflenişi biraz geç oldu. O Hudeybiye'de ashab-ı kiramın Rasûlullah (s.a.) efendimize karşı muhabbetini, teslimiyetini ve aşkını gördü de hayran kaldı. O sevgi toplumuna dâhil olmak istedi. Gönlünde İslâm'ın nuru parlamaya başladı. Hicretin sekizinci yılı Mekke fethinden önce Halid İbni Velid ve Amr İbni As ile birlikte Medine'ye geldi. Rasûlullah (s.a.)'in huzurunda kelime-i şehadet getirdi. Fetihden önce İslâm'la şereflenmiş olan muhacirlerin derecesine nâil oldu. Mekke'nin fethinde İki Cihan Güneşi Efendimizin yanından ayrılmadı.

KÂBE'NİN ANAHTARCIBAŞISI

Mekke fethedilip Kâbe'ye girilince Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz Osman'dan Kâbe'nin anahtarlarını istedi. O da annesinde olabileceğini söyledi ve koştu annesine gitti. Kâbe'nin anahtarlarını istedi. Daha henüz müslüman olmayan annesi anahtarları vermek istemedi. Lâkin artık hâkimiyet müslümanlara geçmişti. Vermemek elde değildi. Osman ne yapıp yaptı annesinden anahtarları alıp Rasûlullah (s.a.) Efendimize getirip verdi. Kâbe'nin kapısını açıp birlikte Beyt-i şerîf'in içine girdiler. Şükür secdeleri yaptılar ve dışarı çıkınca Rahmet Peygamberi efendimiz: "Allah Teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder..." âyet-i celîlesini okuyarak Kâbe'nin anahtarlarını tekrar Osman İbni Talha (r.a.)'a verdi ve:

"Ey Ebû Talha evlâdı! Ceddinizden kalma emaneti sizde kalmak üzere alınız. Bunu zâlim olmaksızın hiçbir kimse alamaz" buyurdu. O da: "Şehadet ederim ki sen hiç şüphesiz Allah'ın kulu ve resûlüsün." diyerek Efendimize teslimiyetini ifade etti. Cahiliye döneminde yaptıklarına pişmanlığını arz etti. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimiz onun aynı vazifeyi devam ettirmesini istedi. O da Kâbe'nin anahtarcıbaşısı olarak hizmet etmeyi kendisine şeref bildi.

HİCÂBET VAZİFESİ

O günden itibaren Hicâbet vazifesi, Osmanlı'nın son dönemlerine kadar Osman İbni Talha (r.a.)'ın sülâlesinde kaldı. Kâbe'nin bu şerefli hizmeti onlar tarafından görüldü.

Osman İbni Talha (r.a.) Rasûlullah (s.a.) Efendimizle beraber Huneyn gazasında bulundu. Ondan hiç ayrılmadı. Birlikte Medine'ye gitti. Efendimizin dâr-ı bekâya irtihallerine kadar Medine'de kaldı. Sonra Mekke'ye döndü. Kâbe hizmetine devam etti. Dört halife devrinde yapılan savaşlara iştirak etti.

O yaratılış itibariyle mert insandı. Herkese yardım ve iyilik yapmak isterdi. Müslüman olmadan önce Ümmü Seleme (r.anhâ)'ya da hizmet etti. Müşrikler onu kocası ve çocuğundan ayırmışlardı. Ebû Seleme hicret etti. O ise Mekke'de bir yıl ayrı kaldı. Sabah akşam gözyaşları akıttı. Oğluna, kocasını kavuşturmak için duâ etti. Sonra kabilesi durumuna acıdı ve Medine'ye gitmesine izin verdi. Çocuğunu da verdiler. Beraberce Mekke'den çıktılar. Tenim'e gelince Osman İbni Talha ile karşılaştılar. Osman onlara Nereye gittiklerini sordu. Ümmü Süleym Medine'ye deyince "Vallahi sen yalnız bırakılamazsın." diyerek onlara yardımcı olmayı istedi. Devesini çöktürüp onları bindirdi. Kendisi önde onlar Deve üstünde Kuba köyüne kadar kılavuzluk yaptı. Kuba'ya geldiklerinde: "Kocan işte bu köydedir." deyip Ümmü Seleme ile çocuğunu oraya bıraktı. Kendisi de doğru Mekke'ye döndü. Ümmü Seleme (r.anhâ) onun bu hareketinden hep övgü ile bahsederdi. Ondan daha iyiliksever bir adam görmemişim derdi.

Osman İbni Talha (r.a.) Muâviye zamanına kadar yaşadı. Hicretin 42. senesinde (662 m.) Mekke'yi Mükerreme'de vefat etti. Cenâb-ı Hak'tan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 2001 - Ocak, Sayı: 179, Sayfa: 034

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.