Osman Nuri Topbaş Hocaefendi'den Sene Sonu Mesajı

Osman Nuri Topbaş Hocaefendi'den sene sonu mesajı...

İnsanın ömründe sevinç ve hüzün günleri vardır. Bazen de sevinçler ve hüzünler birbirine karışır.

Meselâ bugün Suriye’nin 61 yıllık zulüm ve işkence rejiminden kurtuluşu, ümmet-i Muhammed’e bir sürur vesîlesi olmuştur. Dolayısıyla bu günler, bir sevinç günüdür. Orada işkenceler altında can veren mazlumları Fâtihalarla, hayırlarla yâd etme günüdür.

Yine bu günler, Cenâb-ı Hakkʼa yakınlığın müstesnâ bir mevsimi olan Üç Aylara girmek üzere olduğumuz için, ayrı bir sevinç vesîlesidir.

Diğer taraftan, tarihteki Firavun, Nemrut ve emsâli zâlimlerin zamanımızdaki temsilciliğini yapan siyonistlerin insanlık dışı vahşetlerine mâruz kalan, Gazze’deki, Batı Şeriaʼdaki kardeşlerimizin çektiği zulüm, işkence, açlık, susuzluk, soğuk ve çaresizlik sebebiyle, bugün aynı zamanda bir hüzün günüdür.

Aynı şekilde, Doğu Türkistanʼda âdeta bir açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkûm edilen mazlum kardeşlerimiz sebebiyle de yüreklerimiz son derece mahzun...

Mevlânâ Hazretleri;

“Biliyorum ki yeryüzünde üşüyenler var, ben artık ısınamıyorum.” buyuruyor. Bir mü’min de din kardeşleri mahzun iken sevinemez, eğlenemez.

Bir mü’min neyle sevinebilir?

Ancak muzdarip din kardeşlerinin huzura kavuşmasıyla sevinebilir.

Yine Mevlânâ Hazretleri;

“Her köle âzâd edilmekle sevinir, ben ise Hakkʼa kul olmakla sevindim.” diyor.

Mü’min de Hakk’a kulluğunu edâ edebilmekle sevinmelidir.

Allâh’ın mü’min kullarına yüklediği din kardeşliği mes’ûliyetini îfâ edebilmekle sevinmelidir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe ümmet olmanın sevinciyle sevinmelidir.

‒Oʼnun gibi hidâyetlere vesîle olmakla,

‒Kimsesizlerin kimsesi olmakla,

‒Mazlum yüreklere umut olmakla,

‒Mahzun gönülleri sevindirmekle sevinmelidir.

Bilhassa gayr-i müslimlerin ve onların tesirine kapılmış gâfillerin “eğlence zamanı” olarak gördüğü bu sene başında, müʼminler olarak bizler;

‒İslâm şahsiyet ve karakterini sergilemekle mesʼul olduğumuzu hatırımızdan aslâ çıkarmayalım.

‒Dînimizin emir ve nehiylerine her zaman ve her mekânda riâyet etmek gerektiğini, gayr-i müslimlere benzemekten sakınmakla mükellef olduğumuzu unutmayalım.

‒Bu zor günlerinde din kardeşlerimizin acılarına bîgâne kalarak gayr-i müslimlerin ve gaflet ehlinin eğlencelerine meyletmeyelim.

‒Bilâkis bu günlerde mazlumların kurtuluşu için daha çok gayret edelim, Cenâb-ı Hakkʼa daha çok ilticâ edelim.

Unutmayalım ki, biz o mazlum din kardeşlerimizin yerinde olabilirdik, onlar da bizim yerimizde olabilirlerdi…

Bâtılın Karşısında Hakkın Safında Yer Aldığımızı Îlan Etmek

Bu vesîleyle, yarın sabah namazının ardından Galata Köprüsüʼne yapılacak olan yürüyüşe imkânı olan kardeşlerimizin katılmasını hâssaten tavsiye ederiz. Zira bu nevî faaliyetler, her ne kadar sembolik bir mânâ taşısa da, mazlumların sessiz feryatlarını cihana duyurmaktır. Zâlimin karşısında mazlumun yanında olduğumuzu, bâtıl karşısında hakkın safında yer aldığımızı îlan etmektir.

Rabbimiz, mazlum din kardeşlerimize kurtuluş, ümmet-i Muhammedʼe birlik, beraberlik, uyanış ve diriliş ihsân eylesin. Âmîn!..

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.