Osmanlı Fetihlerinin Çok Hızlı ve Başarılı Olmasının Sebepleri
Osmanlı fetihlerinin çok hızlı ve başarılı olmasının sebepleri nelerdir? Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethederken neleri gözetti ve nasıl bir yol izledi? Fetih öncesi ve sonrası neler yapıldı?
İstanbul’u fethetmek ve nebevî müjdeye nâil olmak; müslüman hükümdarların asırlardır kurduğu bir hayaldi. İstanbul bu gayeyle defalarca muhasara edilmiş lâkin fetih müyesser olmamıştı. II. Mehmed Han ise, aşılmaz bir zincirle korunan Haliç engelini aşmanın dâhîce bir yolunu buldu. Kadırgaları tepelerden yürüttü, Haliç’e indirdi. Yine Fatih, bizzat geliştirdiği havan toplarıyla da muhkem surların ardına saklanan Bizans’ı dize getirdi.
Fatih’in dirâyet ve firâseti sadece askerî sahada değildi. O toplum; merhamet, kardeşlik ve adâlette de zirveydi.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra bir hıristiyan mimar tarafından mahkemeye verildi. Osmanlı’daki eşsiz adâletin îcâbı; «Murad oğlu Mehmed» olarak, yani sıradan bir fert olarak mahkemeye çağırıldı ve maznun sıfatıyla muhâkeme olundu. Hüküm de padişahın aleyhine, Rum mimarın lehine verildi. Bu eşsiz adâlet tablosunu hayranlıkla temâşâ eden Rum mimar, hem Fatih’le anlaşma yolunu seçti hem de İslâm ile müşerref oldu. Osmanlı fütuhâtına asırlarca devam imkânı bahşeden de bu adâletin sergilenmesi sırrı ve firâsetiydi. Nitekim Timur gibi bâdirelerde dahî, Osmanlı’nın adâletli ve şefkatli idaresinden memnun olan Balkan milletleri isyan etmediler.
Osmanlı’nın firâset ve basîretinin bir şahidi de, ancak asırlar sonra gerçekleşecek bazı projelerin o devirlerde plânlanabilmiş olmasıdır.
İSTİKBÂLİN PROJELERİ
Sokullu Mehmed Paşa, devrinin çok ilerisinde büyük kanal projeleri hazırlamıştı:
- Don ve Volga nehirlerini birleştirerek, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında irtibat sağlamak.
Bu projenin esbâb-ı mûcibesi şunlardı:
- Hazar Denizi’ne ulaştırılacak Osmanlı donanması ile oradaki müslüman ahâlîyi, bilhassa hac yolcularını, Rus ve İran tehditlerinden muhafaza etmek.
- Osmanlı ile Orta Asya’yı kuvvetli bağlarla birbirine bağlamak.
- İpek Yolu’nu canlandırmak.
(Bu proje, 1950’lerde Ruslar tarafından gerçekleştirilmiştir.)
- İzmit Körfezi-İznik-Sapanca-Sakarya’yı birbirine bağlayarak, Marmara-Karadeniz’i birleştirmek ve böylece İstanbul’un ticaretine ve müdafaasına destek olmak. Çünkü o devirde gemi inşâsında kullanılan kereste ve halkın ısınmasında ihtiyaç duyulan odunun sevkiyâtı çok pahalıya mâl olmaktaydı.
- Süveyş Kanalı. Kızıldeniz ile Akdeniz’i birleştirerek, Akdeniz ile Hint Denizi’ni birbirine bağlamak. Böylece Akdeniz’den Hint Denizi’ne hızlı bir şekilde donanma sevk ederek; Hindistan, Açe, Endonezya vb. yerlerdeki müslümanlara imdâd etmek. Bunun yanında coğrâfî keşifler sebebiyle ehemmiyeti azalmaya başlayan Baharat Yolu’nu canlandırmak. (Bu proje, 1869’da Osmanlı’nın müsaadesi ile gerçekleştirilmiştir.)
On altıncı asrın şartlarına göre bu projelerin geliştirilmiş olması, onların firâsetlerinin büyüklüğünü gösteren bir ibret levhasıdır.
Maalesef bu projeler; ciddî adımlar atılmasına rağmen, hasetçi ve basîretsiz kişilerin müdahalesiyle akîm kalmıştır.
Osmanlı’nın sergilediği firâset dolu icraatlerden biri de şudur:
Avrupa içlerine kadar fethettiği her yerde, Anadolu’dan getirdiği müslümanlarla mahalleler kurmuş, camiler inşâ etmiş, oralarda ezan seslerinin işitilmesini sağlamıştı.
Necip Fazıl, Osmanlı’nın bu husûsiyetini;
«Ardına çil çil kubbeler serpen ordu» ifadesiyle ne güzel tarif etmiştir.
Böylece o beldeler, İslâm’a alâka gösterdiler. Müslüman olanların da bağlılıkları kuvvetlendi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Kasım Sayı: 153
YORUMLAR