Osmanlı Padişahları'nın Peygamber Sevgisi ve Hürmeti

İbadet Hayatımız

Osmanlı Padişahları'nın peygamber sevgisi ve hürmeti ile ilgili örnek davranışları...

Bayezid, kendisiyle çok iyi dost olan Hak dostu Baba Yusuf’u, hacca uğurlamak için ayağına kadar gider. Ona bir miktar altın teslim eder ve:

“‒Bu, elimle çalışarak kazandığım helal kazançtır. Bu altınları Ravza-i Tâhire’nin kandilleri için harca!” der. Sonra da ilâve eder:

“‒Allah Rasûlü’nün huzuruna varınca; «Ey Allah’ın Rasûlü, günahkâr kul Bayezid’in size selamı var. Bu altınları Türbe-i Şerîfiniz’in kandillerine yağ alınması için gönderdi. Kabul buyurursanız» de!”

Baba Yusuf gözyaşları içinde Allah Rasûlü’ne arzı iletir:

«Ey Allah’ın Rasûlü, günahkâr kul Bayezid’in size selamı var. Bu altınları Türbe-i Şerîfiniz’in kandillerine yağ alınması için gönderdi. Kabul buyurursanız!» der.

Mescid-i Nebevî’nin kandillerinin yağı uzunca bir müddet bu altınlarla alınır. II. Bayezid bu altınları kendi eli ile yaptığı el işlemelerini pazarda gizlice sattırarak biriktirmiştir. (Ziya Demirel - Avni Arslan, Osmanlı’da Peygamber Sevgisi, Ankara 2009, s. 41)

YANAN GÜL YAĞI

Sultan I. Ahmet Han, her gün sabahleyin bir kâğıda “Muhammed” diye yazar ve sarığının kıvrımları arasına yerleştirirdi. Bununla şunu demek isterdi:

“Benim büyüklüğüm tâc sahibi olmakta değil, senin ism-i şerîfini her gün başımda taşımakladır ya Rasûlallah!”

Ve o Sultan Ahmet Han:

“−Rasûlullah’ın kabrinin kandillerinde zeytinyağının yanması muvâfık değildir” deyip Türbe-i Rasûlullah’ın kandillerinde yakılmak üzere gül yağı vakfetmiştir.

1853-1856 Osmanlı-Rus Harbi (Kırım Savaşı)’nin masrafları bile İngiliz ve Fransızlardan borç alınarak karşılanmıştır. Ne var ki o günlerde Allah Rasulü’nün türbesi de tamir edilecektir. Tamir sırasında inşaat harcı su ile karıştırılmaz; harç gül suyu ile karılır. (Ziya Demirel - Avni Arslan, Osmanlı’da Peygamber Sevgisi, s. 109)

KABE'NİN MAKETİ

Sultan Abdülmecid Han Allah Rasûlü’ne âşık bir sultandır. Ancak siyasî sebeplerle hacca ve umreye gidemez. Gönlünde yanan ateşi az da olsa teskîn edebilmek niyetiyle Medine’de bir Mescid-i Nebevî maketi hazırlatılır. Bu maket o kadar gerçekçi yapılmıştır ki Efendimiz’in türbesinin kubbesi çıkarılınca binası, o da çıkarılınca mübarek sandukaları görülebilmektedir. Bu maket İstanbul’a gönderilip padişaha hediye edilir. Hediyenin manevi değeriyle mes’ûd olan büyük Sultan, o mübarek beldeleri görememenin acısını bu maketi öpüp koklayarak giderir, maketi saklar yanan yüreğini böylelikle teselli ederdi.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları