Osmanlı Sultanlarının Hırka-i Şerife Gösterdikleri Saygı

Osmanlı Tarihi

Osmanlı sultanlarının Peygamber (sav.) Efendimiz’in hırka-i saâdet’ine duydukları saygıyı gösteren misaller...

Mübârek ecdâdımız, asırlar boyunca Allah Rasûlü’nün hâtıralarına ve mukaddes emânetlerine târifi mümkün olmayan bir hürmet ve muhabbet göstermişlerdir. Bunun muhteşem misallerinden bir kısmını görmek için, ecdâdımızın onlara hizmeti en büyük bir şeref telâkkî ettikleri Mukaddes Emânetler’in târihine bir göz atmak kâfî gelecektir.

OSMANLI SULTANLARININ HIRKA-İ ŞERİFE GÖSTERDİKLERİ HÜRMET

Meselâ, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Hırka-i Saâdet’inden bir an bile ayrılmak istemeyen Osmanlı sultanları, onu muhtelif vesîlelerle gittikleri yerlere de götürmüşlerdir. Nitekim, şimdiki Beylerbeyi Sarayı’nın olduğu yerde bulunan İstavroz Sarayı’nda ve Eski Edirne Sarayı’nda da, tıpkı Topkapı’daki gibi birer Hırka-i Saâdet dâiresi inşâ edilmiştir.

Hırka-i Saâdet’in harplere götürüldüğü de olmuştur. Bu seferlerden birinin tasvîr edildiği bir minyatür, oldukça câlib-i dikkattir. Bu minyatürden anlaşıldığına göre, yolculuk müddetince Hırka-i Saâdet, vazîfeli muhâfızların başı üzerinde taşınmıştır.

Osmanlı sultanlarından 3. Mehmed, mizaç bakımından hayli sert ve asabî bir pâdişah olmasına rağmen, Peygamber muhabbetiyle dolu bir şahsiyetti. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ism-i şerîfleri anıldığında derhâl ayağa kalkarak O’na olan muhabbet ve tâzîmini izhâr ederdi. 3. Mehmed, Eğri Seferi’ne giderken Sancak-ı Şerîf ve Hırka-i Saâdet’i de beraberinde götürmüştü. Savaş esnâsında bir ara, Müslüman askerlerin safında bozgun hâli başgösterince Sultân’ın hocası Sâdeddin Efendi:

“–Hünkârım! Sizin gibi Âl-i Osmân’a sultan, Peygamber Efendimiz’in yolunda halîfe olan bir kimsenin, böyle durumlarda Hırka-i Saâdet’i giymesi, Hak Teâlâ’ya duâlar etmesi münâsiptir.” diyerek, pâdişâhın Hırka-i Saâdet’i giymesine fetvâ verdi. Bunun üzerine salât ü selâm ve tekbîrlerle Hırka-i Saâdet’i giyen Sultan 3. Mehmed, İslâm askerlerini büyük bir heyecâna sevk etmiş ve neticede kesin bir zafer müyesser olmuştur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları