Otizm Nedir, Nasıl Anlaşılır?

Tohum Otizm Vakfı tarafından Türkiye genelinde yapılan araştırmaya göre, otizmi duyanların oranı yüzde 29’dan yüzde 58’e yükseldi. Otizmi duyanların yüzde 82’si ise belirtileri bilmiyor.

Tohum Otizm Vakfı tarafından 7 coğrafi bölgede, 15 ilde bin 235 kişi ile yüz yüze görüşülerek yaptırılan “Türkiye’deki bireylerin otizm algısı ve bilgi düzeyi” araştırmasıyla ülkenin otizm farkındalık karnesi yenilendi.

Vakıftan yapılan açıklamaya göre, her 68 çocuktan birisi otizm riski ile doğuyor, her 20 dakikada bir çocuk otizm tanısı alıyor ancak Türkiye'de hala otizmin ne olduğu, belirtileri ve tedavisi tam anlamıyla bilinmiyor.

Doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluk olan otizm, çocuğun çevresiyle yeterli sosyal ilişkiler kuramaması, dil-iletişim alanında belirgin gelişimsel sorunlar göstermesi ve takıntılı davranış biçimlerine sahip olması ile tanımlanıyor.

Dünyada otizmin görülme sıklığı ise 68 çocukta 1. Türkiye'de yaklaşık bir milyon 142 bin 586 otizmli birey olduğu ve bu durumdan etkilenen 4 milyon 568 bin aile ferdi bulunduğu tahmin ediliyor. Görülme sıklığı bu kadar yüksek olmasına rağmen yapılan araştırmalar otizm farkındalığının ve bilinirliğinin oldukça düşük olduğunu ortaya koymakta.

OTİZMİN BELİRTİLERİ BİLİNMİYOR

Tohum Otizm Vakfı, araştırma şirketi GfK Türkiye'nin desteğiyle 2015’te ilkini gerçekleştirdiği araştırmayı bu yıl da yaptı.

İlk araştırmada katılımcıların yüzde 29'u otizmi duyduğunu belirtirken, ikinci araştırmada bu oran yüzde 58'e yükseldi. Ancak otizmi duyduğu belirtenlerin yüzde 82'si otizmin belirtilerini bilmiyor.

Otizmin belirtileri en erken yaşamın ilk altıncı ayında fark edilebiliyor. Otizmin başlıca belirtileri arasında; başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi duymamak, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar sayılabiliyor.

Ailelerin çocuklarında aynı yaştaki diğer akranlarından farklı davranışlar ve belirtiler gözlemleniyorsa vakit kaybetmeden otizm konusunda uzman bir psikiyatriste başvurmaları gerekiyor. Bilinen tek çare, erken tanı ile yoğun özel eğitim.

“OTİZMİN GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR”

Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Betül Selcen Özer, “Türkiye'deki bireylerin otizm algısı ve bilgi düzeyi araştırması”nın çok değerli bir veri kaynağı olduğunu belirtti.

Otizmin görülme sıklığının günümüzde çok büyük bir hızla arttığını dile getiren Özer, şöyle devam etti:

“1985'te her 2 bin 500 çocuktan birine konan otizm tanısı, günümüzde doğan her 68 çocuktan birisi için konulmakta. Ancak araştırma sonuçları bize gösterdi ki ülkemizde hala otizmin ne olduğu, belirtileri ve tedavisi tam anlamıyla bilinmiyor. GfK Türkiye’ye ülkemizde otizmin bilinirliği konusunda bize çok önemli veriler sağlayan araştırması için çok teşekkür ediyoruz. Bu araştırmanın sonuçları bir kez daha gösterdi ki otizm farkındalığı konusunda daha çok çalışmalıyız. Erken tanı ve eğitimin otizmin tek çaresi olduğunu her platformda dile getirmeliyiz. Buradan herkesi otizm farkındalığı konusunda sesimiz olmaya ve otizmli bireylerin ve ailelerinin yanında olmaya çağırıyorum.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.