Özür Sahibi Kadının Abdesti ile İlgili Hadisler

Özürlü kadınlar her namaz vakti için gusül almalı mıdır? Özür sahibi kadının abdesti/guslü ile ilgili hadis-i şerifler.

Adiy bin Sabit radıyallahu anh’dan:

O’da babası Salih’ten O’da dedesinden, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “özürlü kadınlar, hayızlı günlerinde namazı bırakır (hayızları bittikten) sonra yıkanıp namazını kılar ve her namaz vaktinde abdest alır” buyurduğu rivâyet olundu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 113/297; Tirmizî, Ebvâb’ut-tahâret, b. 94, n. 126, s. 220, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret. b. 115, n. 625, s. 204, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Adiy bin Sabit’in dedesi Dinar’dır. Adiy bin Sabit babasından o da dedesinden istihaze hadisini hapşırmak, uyuklamak ve namazda esnemek şeytandan olduğu hakkındaki hadis-i rivâyet etmiştir. Fakat Hz. Adiy’in dedesinin ismi Dinar mıdır, değil midir, ihtilaf etmişlerdir.

Bazıları Dinar Adiy’in annesinin babasıdır demişlerse de, anasının babası Abdullah bin Yezid el-Hatmi’dir. Dinar değildir, diye itiraz edilmiş, bazıları Adiy’in dedesinin ismi belli değil demişlerdir. Velhasıl Dinar’ın Hz. Adiy’in dedesi olduğu kabul edilirse Adiy’in dedesinden rivâyeti Mürsel kabul ediliyor. (Tehzib et-Tehzib c. 2, s. 19)

*

Aişe radıyallahu anha’dan:

Fatma bint-i Ebû Hubeyş, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi, Urve Fatıma’nın haberini zikretti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“(Hayzın bittikten) sonra yıkan ve sonra her namaz için abdest al, namazını kıl,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 113/298; Neseî, Kitâb’ul-Hayız, b. 52, n. 363, s. 122, c.1)

*

Aişe radıyallahu anha’dan:

“Özürlü kadın (bir kere) yıkanır, hayız zamanına kadar abdestle namazını kılar.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 113/299)

*

Aişe radıyallahu anha Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den -Benzeri rivâyet olundu.

Ebû Dâvud der ki: Adiy bin Sabit’in bu hadis-i A’meş’in Habib’ten rivâyet ettiği hadis ve Eyyûb Ebû’l-Ala’nın (Hz. Aişe’den rivâyet ettiği bu hadislerin tamamı zayıftır. Sahih değildir. A’meş’in Habib’ten rivâyet ettiği hadisin zayıflığına bu (evvelki) hadis delildir. Hafs bin Gıyas bunu A’meş’ten bunu mevkuf olarak rivâyet ederek Habib’in hadisinin merfu olduğunu reddetmiştir. Aynı şekilde Esbât A’meş’ten o da mevkuf olarak Hz. Aişe’den rivâyet etmiştir.

Yine Ebû Dâvud dedi: Bu hadis-i İbn-i Dâvud A’meş’ten evveli merfu olarak rivyet etti, ve hadiste her namaz anında abdestin bulunmasını inkâr etti. İşte bu Habib’in hadisinin zayıflığına delâlet eder.”

Zührî’nin Urve’den, onun da Aişe radıyallahu anha’dan rivâyetinde: Müstehaze hadisinde Aişe radıyallahu anha şöyle dedi:

“Her namaz vakti için gusül ederdi.”

Kumeyr’in Aişe radıyallahu anha’dan rivâyet edilen hadisde, “Her namaz için abdest al.”

Asım’ın, Şabi’den, onun Kumeyr’den onun da Aişe radıyallahu anha’dan rivâyet ettiği hadiste:

“İztihazalı kadın her gün bir defa yıkanır.” denilmiştir.

Hişam bin Urve babasından şöyle rivâyet etti:

“İstihazalı kadın her namaz için abdest alır.”

Bu hadislerin hepsi zayıftır. Ancak Beni Haşim’in azatlısı Ammar’ın ve Hişam bin Urve’nin babasından rivâyet ettiği hadis müstesna. İbn-i Abbas’dan (nakledilen hadiste) maruf olan gusüldür. (Ebû Dâvûd, Taharet, 113/300)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ÂDETLİ KADINA YASAKLANAN ŞEYLER

Âdetli Kadına Yasaklanan Şeyler

KADINLARIN ÖZEL HÂLLERİ (ÂDET, LOHUSALIK VE İSTİHÂZE) İLE İLGİLİ HADİSLER

Kadınların Özel Hâlleri (Âdet, Lohusalık ve İstihâze) ile İlgili Hadisler

ÖZÜR KANI HAKKINDAKİ HÜKÜMLER İLE İLGİLİ HADİSLER

Özür Kanı Hakkındaki Hükümler ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.