Pargalı İbrahim Paşa Kimdir?

Abdullah Sert Hocaefendi, Hace Musa Topbaş Efendi’nin İslam Kahramanları 3 eserinden Piri Mehmet Paşa, (Makbul, Pargalı) İbrahim Paşa ve Sultan 3. Murat’ın hayatlarını ve kahramanlıklarını anlatıyor.

PARGALI İBRAHİM PAŞA KİMDİR?

Osmanlı Tarihinin en meşhur devlet adamlarından olan İbrahim Paşa, Parga’da doğmuştur. Bosna Beylerbeyi İskender Paşa’nın bir akını sırasında ele geçirilmişdir. Ve o sırada Kefe sancak beği olan Şehzade Süleyman’a hediye edilmiştir. Daha sonra Şehzade Sultan Süleyman ile Manisa’ya gelmiş, Müslüman Türk terbiyesinde yetişdirilmiş, şehzadenin yakın dostluğunu kazanmıştır. Arapça, Farsça ve bazı batı lisanlarını da bilen İbrahim Paşa, Sultan Süleyman Hân’ın pâdişâh olmasından sonra İstanbul’a getirtilerek sarayda mühim vazifeler verilmiştir.

Belgrad seferine Kapıağası rütbesi ile katıldı. Rodos seferinde has odabaşı sıfatı ile padişahın yanında bulundu.

1573’de Pîrî Mehmet Paşa’nın görevden alınması ile sadrazamlığa tayin edildi. Sadrazam olduktan dokuz ay sonra Kanuni Sultan Süleyman Hân’ın kız kardeşi Hadice Sultan ile muhteşem bir düğün merâsimiyle evlendi.

Düğünden bir müddet sonra, isyan eden Mısır beylerbeyi Hain Ahmet Paşa’yı cezalandırmak üzere Mısır’a gitdi. Mısır’da kaldığı müddet içinde idâri ve mâli ıslahatlar yaptı. Paşanın İstanbul’da aleyhinde hareketler olması sebebiyle padişah tarafından geri çağrıldı. Bu sebeple 1525 sonbaharında İstanbul’a döndü.

Kanuni Sultan Süleyman Hân’ın tam itimâdını kazanmış olan Sadrazam 1526 Macaristan seferine Serdar tayin edildi ve hazırlıkların yapılmasına memur edildi.

Öncü kuvvetlerin başında sefere çıkan İbrahim Paşa, yol üzerinde bulunan Pelervaradin ve Uylak kalelerini fethetti. Mohaç ovasına yaklaşıldığında seferin Budin şehrine olduğu ilan edilmiş ve ordu harb nizamına geçirilmişti. Mohaç ovasına düşmanın geldiği haberi ulaşınca, İbrahim Paşa’nın emrindeki kuvvetlere ilk safta düşmanı karşılama vazifesi verilmişti. Zaferin kazanılmasından sonra Budin’e geçilmiş, kurban bayramından sonra tekrar İstanbul’a dönülmüştür.

Mohaç zaferinden sonra İbrahim Paşa Anadolu’daki isyanları önlemek için harekete geçti. Hacı Bektaş-ı Velî Hazretleri’nin soyundan olduğunu iddia ederek Anadolu’da sapık inançlarını yaymak isteyen Kalender Şah’ı cezalandırdı. Ve buraları tekrar nizama soktu.

Viyana kuşatmasında, sadrazamın ordugâhı, Anadolu askerlerinin solunda, St. Mare mevkiinde ve Vienerberg sırtlarında bulunuyordu. Muhasara esnasında İbrahim Paşa kıyafet değiştirerek askerî gayrete getirmek için çok çalışmış ise de mühimmatın azalması ve mevsimin uygun olmaması sebebiyle kuşatma kaldırılmıştır.

Pargalı İbrahim Paşa Neden Öldürüldü?

Osmanlı devletinin tarihi içinde hiçbir sadrazamın erişemeyeceği derecede şan ve şerefe erişen, kabiliyeti ve iktidarı ile devletin umumî vaziyetine tesir eden, üzerinde her türlü meziyetleri taşıyan İbrahim Paşa 15 Mart 1536’da sarayda kaldığı gece, siyasî sebeblerden dolayı öldürüldü ve Galata’daki Canfedâ Zaviyesi’ne defnedildi.

İbrahim Paşa birkaç lisan bilir, tarih, coğrafya, harp tarihi konuları ile devamlı meşgul olurdu.

Devlet idareciliğinde mütehassıs olan İbrahim Paşa’nın Kumkapı Camii ve zaviyesi Galata’da Eski Yağ Kapanı Camii, Mekke-i Mükerreme, Selanik, Hezargrad ve Kavala’da cami, medrese, darü’l-hadis, tâbhâne, hamam, çeşme sebil ve bazı kasabalarda mescit, tekke ve zaviyeler ile bunların mükemmel vakıfları Onun eserleriydi. (Rehber Ansiklopedisi, c.8; s.48)

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 3, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PİRİ MEHMET PAŞA KİMDİR?

Piri Mehmet Paşa Kimdir?

OSMANLI DEVLETİ KISACA

Osmanlı Devleti Kısaca

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.