Peygamber Efendimiz Kur’an’ı Nasıl Öğretti?

Şahsiyeti

Peygamber Efendimiz Kur’an-ı Kerim’i nasıl öğretti?

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Cenâb-ı Hakk’ın tâlimatlarını öğretti. Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa son çağrısı olan Kur’ân-ı Kerîm’i öğretti.

Ebû Talha -radıyallâhu anh- diyor ki:

“Bir gün Hazret-i Peygamber’in yanına gittim. Açlıktan iki büklüm olmuş, belini dik tutabilmek için karnına taş bağlamıştı. Bu hâlde Ashâb-ı Suffe’ye Kur’ân tâlim ediyordu. (Hem de tatbik ettiriyordu.)” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 342)

Bu nebevî tâlim ve terbiyede hikmet tecellîlerine mazhar olan İbn-i Mes’ûd -radıyallâhu anh-:

“Biz, yediğimiz lokmaların zikirlerini duyuyorduk.” diyordu. (Bkz. Buhârî, Menâkıb, 25)

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- diyor ki:

“Herkes hurma bahçelerinde hurma devşirirken, biz Allah Resûlü’nün huzûrunda yarı aç olarak ilim tahsil ediyorduk.” (Bkz. Buhârî, İlim, 42)

Velhâsıl, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in o gayretiyle, bütün Medîne Kur’ân-ı Kerîm muallimleriyle doldu. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- onları dünya’nın her tarafına tevzî etmeye çalıştı.

KUR’AN’IN FAZİLETİ

Kur’ân-ı Kerîm, Medîne Site Devleti’nde bir rûhâniyet tevzî etti. Zira Cenâb-ı Hak;

“Biz, Kurʼânʼdan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müʼminlere şifâ ve rahmettir…” (el-İsrâ, 82) buyuruyor.

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’in “şifâ ve rahmet” olduğunu bildiriyor. Biz de -inşâallah- bu “şifâ ve rahmet”ten hisseyâb oluruz…

Kur’ân’ın rahmet oluşuna birkaç misal vermek arzu edersek:

  • Cebrâil -aleyhisselâm- Kur’ân’ı indirdi, meleklerin en fazîletlisi oldu.
  • Kur’ân, Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e indi. O, gelmiş-geçmiş bütün rasûllerin seyyidi, “Seyyidü’l-Enbiyâ” oldu.
  • Kur’ân, Ümmet-i Muhammed’e indi. Ümmet-i Muhammed, en hayırlı ümmet, ümmet-i merhûme oldu.
  • Kur’ân, Ramazân-ı Şerîf’te indi, Ramazan ayrı bir husûsiyet kazandı. On iki ayın ayrı bir güzelliğini taşıdı, en hayırlısı oldu.
  • Kur’ân, Kadir Gecesi indi. Cenâb-ı Hak o geceye bin aydan daha öteye bir fazîlet ihsân etti.[1]

İşte ashâb-ı kirâm bu şekilde yetişti. Yani elinden, dilinden, yüreğinden rahmet tevzî eden “rahmet insanları” oldular.  Onun içindir ki Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretendir.” buyurmuşlardır.  (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 21)

Kur’ân nasıl öğrenilip öğretilecek? Yaşayarak öğrenilecek ve öğretilecek.

Dipnot:

[1] Bkz. el-Kadr, 3.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gençlerle 12 Soru-Cevap, Erkam Yayınları