Peygamber Efendimiz Mahlûkata Karşı Nasıl Davranırdı?
Peygamber (sallâllâhu aleyhi ve sellem) Efendimizin hayvânat ve nebâtata karşı ince hassâsiyetini gösteren örnekler...
Asr-ı saâdette Efendimiz ashâbıyla Mekke’ye giderken yolları üstünde kıvrılmış uyuyan bir ceylana rastladılar. Âlemlere Rahmet Efendimiz, ashâbından bir şahsa, herkes geçinceye kadar ceylanın yanında bekleyip kimseye hayvanı tedirgin ettirmemesini emretti.
ANNE KÖPEĞİN BAŞINA DİKİLEN NÖBETÇİ
On bin kişilik orduyla Mekke fethine gidilirken de, yolda yavrularının üzerine gerilmiş ve onları emzirmekte olan bir köpek görüldü. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbından Cuayl bin Sürâka -radıyallâhu anh-’ı yanına çağırarak onu bu köpek ve yavrularının başına nöbetçi dikti. Onların İslâm ordusu tarafından ürkütülmemesi hususunda tembihte bulundu.
İSLAM’A GÖRE YUVA YAKMANIN HÜKMÜ
Bir ara Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ateşe verilmiş bir karınca yuvası gördü. Bu hâli kabullenemedi; karıncaların yanık yuvası, onun rakik kalbini dehşete sevk etti. Büyük bir teessürle:
“Kim yaktı bunu?! Ateşle azap vermek sadece ateşin Rabbine mahsustur.” buyurdu.
AĞACA ZARAR VERMEYİN!
Yine Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hayvanlarına yedirmek için elindeki sopayla bir ağacın dallarına vurarak yapraklarını dökmeye çalışan bir bedevîyi görmüştü. Yanındakilere:
«–O bedevîyi bana getirin, ancak ona yumuşak davranın, onu korkutmayın!» buyurdu.
Bedevî yanına geldiğinde nâzik bir üslûpla:
«–Ey bedevî! Yumuşak bir şekilde ve tatlılıkla sallayarak yaprakları dök, vurup kırarak değil!» buyurdu. (İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, Beyrut 1417, VI, 378)
Yaş bir dalın bile gereksiz yere kırılmasına gönlü râzı olmayan Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ümmetini her fırsatta ve her şeye karşı nezâket, zarâfet, letâfet ve merhamete dâvet ediyordu.
Kaynak: Osman Nûri topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012