Peygamber Efendimizden Günümüze Mukabele Geleneği

Hz. Muhammed’in (sav) Cebrail (as) ile birlikte okudukları Mukabele, bir gelenek halinde günümüze kadar gelmiştir. Mukabele, Kur’ân-ı Kerim'in yazılması ve hafızlar tarafından ezberlenmesi dışında her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir “koruma garantisi” niteliğindedir. Her ülkenin kendine has bir geleneği olan Mukabele’de aslolan sünnetin devamlılığıdır.

Kelime anlamı, “Karşılaştırma, yüzleştirme, karşılık verme; aralarındaki farkı ortaya çıkarmak için metinleri mukayese etme karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma" olan mukabelenin Ramazan'a has anlamı, hafızların cemaat huzurunda Kur'anı onlarla birlikte okumalarıdır.

Ramazan ayının başlamasıyla tüm Müslümanların bir araya gelip okudukları mukabele yani Kur'an-ı Kerim'in baştan sona okunması sünnettir. Mukabele, Cebrail'in (as) her sene Ramazan ayında gelip Kur'an'ı Hz. Peygamber ile karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder.

SON MUKABELE: “ARZA-İ AHÎRE"

Kur'an'ın Ramazan ayında nâzil olmaya başlaması, bu ayda yapılan amellerin diğer zamanlara göre daha faziletli kabul edilmesi de geleneğin yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Buhari'de yer alan hadiste, Resûl-i Ekrem'in vefatından önceki son Ramazanda mukabele iki defa gerçekleştiği bildirilmiştir. Buna “arza-i ahîre" denir. Sahâbeden bazıları Ramazan ayı gelince aile fertlerini toplayarak onlara mukabele okurlardı.

Hz. Peygamber ashabın içinde güzel Kur'an okuyanları dinlediği, bazen göz yaşlarını tutamadığı rivayet edilir. Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde, “Allah'ın evlerinden birinde O'nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplar, onları meleklerin kuşatır ve Allah Teâlâ o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildirir" buyuruyor.

Kur'an-ı Kerim'i diğer ilahi kitaplardan ayrı tutan ise onun nazil olduğu günden bugüne kadar değişmeden gelebilmesidir. Mukabele", Kur'an'ın yazılması ve hafızlar tarafından ezberlenmesi dışında her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir “koruma garantisi" niteliği taşımaktadır. Hicr suresi 9. âyette Bu “Zikri (Kur'ân'ı) biz indirdik, O'nun koruyucusu da elbette biziz" buyrulmaktadır. Mukabele, Asr-ı Saâdet'te gerçekleşmiş bugün de devam etmekte olan bir mucizedir.

Mukabele Müslüman toplumlarda peygamberi bir sünneti yerine getirmenin yanı sıra bir gelenek haline gelmiştir. Mukabele başkalarını Kur'ân okumaya teşvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhî bir sükûnet meydana getirmesi, okuyamayanların bu eşsiz lezzeti hissedebilmesi, hepsine birden nice sevaplar kazandırması gibi birçok faydaya kapı aralamaktadır.

BALKANLAR'DA MUKABELE GELENEĞİ

İslam dünyasında yaşatılan mukabele geleneğinde esasta bir değişiklik yoktur. Makedonya gibi bazı Balkan ülkelerinde mukabeleye üç aylar girince başlanmakta, Recep, Şâban ve Ramazan aylarında hatim indirilmektedir. Eski İstanbul Ramazanlarında camilerde mukabele okumaya Ramazandan on beş gün önce başlanır, hatim duası Kadir gecesi öncesi ikindi namazında yapılırdı.

Makedonya'nın Başkenti Üsküp'e Osmanlı'dan kalma geleneklerden mukabele, "bidat" olduğu gerekçesiyle 1990'lı yıllarda kesintiye uğramıştı. Ancak Üsküplüler Osmanlı'dan emanet aldıkları asırlık mukabele geleneğini günümüze taşımayı başardı.

İslam dünyasında yaşatılan mukabele geleneğinde esasta bir değişiklik yoktur.Ancak bölgelere göre farklılıklar teşkil eder.

OSMANLI'DA CÜZHANLAR

Osmanlı'da ise namazlardan önce birer cüz mukabele okumakla görevli olan ve kendilerine “cüzhan" denilen cami görevlileri vardı. Ayrıca bazı büyük konaklarda güzel sesli imam ve müezzinler görevlendirilir ve sahurdan sonra mukabele okunurdu. Ecdadımız ramazan ayı dışında yılın her günü bütün camilerde İkindi namazından sonra mukabele okutulmasını adet haline getirmiş, her semte, her mahalleye hatta her kulağa Kur'anın ilahi cümlelerinin dolmasını temin etmiştir.

Günümüzde Türkiye'de Ramazan mukabeleleri genellikle ramazanın ilk günü başlar ve arefe günü tamamlanarak duası yapılır. Duanın Kadir gecesinde yapıldığı da olur. Bilhassa kış gecelerinde imsakten hemen sonra camiye gidenler sabah namazından önce okunan mukabeleye katılmakta, Ramazan için özel dinî yayınlar hazırlayan bazı radyo ve televizyonlarda da mukabele daha çok bu vakitte okunmaktadır. İstanbul'da bilhassa Selâtin camilerinde ramazan günlerinde tanınmış hâfızlar günümüzde de mukabele okumaktadır. Ayrıca hanımların evlerde bir araya gelip mukabele dinleme geleneği de yaygındır.

HİNT ALT KITASINDA MUKABELE BİR BAŞKA

Mısır'da Ramazanlarda cami ve evlerde, radyo ve televizyonlarda mukabele okunur. Devamlı Kur'an tilâveti yayını yapan radyolar da vardır. Radyo ve televizyonlarda mukabele okuyacak hâfızlar özel bir kurul tarafından seçilir. Fas'ta Merakeş'te dârü'l-Kur'ân Ramazan boyunca büyük ilgi görür, radyo ve televizyonlarda okunan mukabeleler de takip edilir. Hint alt kıtasında cami, mescid ve evlerde Türkiye'dekine benzer bir mukabele geleneği oluşmamıştır. Nâdiren hâfızların okuduğu Kur'an'ın dinlenmesi şeklinde bir usul gözlenmekteyse de çoğunlukla mukabele olarak hâfızların birbirini dinlemesi türünden bir uygulama mevcuttur.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • ne güzel bir yorum ancak bu çok. En azından 100 aldım .

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.