Peygamber Efendimiz’e Yazılmış En Güzel Naat

Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e yazılmış en güzel naat örneği...

Şair Fuzûlî’den Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e naat ve açıklaması…

Ey vücûdun eseri hilkat-i eşyâ sebebi

Nebî ol vakt ki, bi’l-fi‘l gerekmezdi nebî

(Ey varlığı, bütün eşyanın yaratılmasına sebep (olan)! Sen, peygambere ihtiyaç duyulmadığı zamanda da peygamberdin.)

Seyyid-i Ebtahî vü Mekkî vü ümmî vü zekî

Hâşimî vü Mednî vü Kureşî vü Arabî

(Ey yüce efendi, ümmî, Mekkeli ve temiz nesepli (olan)! Hâşimoğulları kabîlesinin Kureyş kolundan, Medîneli ve Arap milletinden (olan)!)

Sebkat-i zât ile eyvân-ı risâlet sadrı

Şeref-i asl ile fihrist-i rüsûl müntehabı

(Ey zâtının önceliği ile peygamberlik eyvânının kalbi! Sen aslî şerefiyle peygamberler listesinde seçilmiş bulunansın.)

Azm-i çerh etti Mesîhâ ki bula mi‛râcın

Yetmedi menzil-i maksûda tarîk-ı talebi

(Îsâ -aleyhisselâm-, Sen’in mîracına erişmek için gökyüzüne çıkmak istedi; fakat isteğinin yolu, talep ettiği menzile (ulaşmasına) yetmedi.)

Enbiyâda kimse Sen tek bu müyesserdir kim

Âdem’e vech-i mübâhât ola ‛izz-i nesebi

(Enbiyâ arasında, Hazret-i Âdem’in kendi neslinden dünyaya Sen’in geleceğinden dolayı iftihar etmesi saâdeti, Sen’den başka kime nasîb olmuştur?)

Halef-i mûteber-i Âdem ü Havvâ Sen’sin

Cealellâhu fidâen leke ümmî ve ebî

(Hazret-i Âdem ve Havvâ’nın en îtibâra mazhar olan halefi Sen’sin! Allah, anamı ve babamı Sana fedâ kılsın.) 

Yâ Nebî, kılma Fuzûlî’ni kapından mahrum

Afv kıl var ise dergâhta terk-i edebi

(Yâ Nebî! Fuzûlî’yi kapından mahrum etme; dergâhta edebi terk etmişliği varsa, (onu) affet.)

Fâ‘ilâtün feilâtün feilâtün feilün

Kaynak: Meliha Aydınlı, Şebnem Dergisi, Sayı: 169

İslam ve İhsan

FUZULİ KİMDİR?

Fuzuli Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Bunlar çok uzun ve çok karışık.

    Kâinatın Sultanı Gül Yüzlü Efendimiz (sav) için yazılmış en güzel şiirlerden biridir. Kalemin Fuzuli oluşu da her kelamdan bellidir.
    Salat selam sana ya Rasûlullah ♥

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.