Peygamber Efendimizin Ailesi ve Eşleri ile İlgili Hadisler

Peygamber (s.a.v.) Efendimizin ailesi ve hanımları ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) ailesi ve eşleri hakkındaki bazı hadisleri...

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin ailesi ve hanımları ile ilgili hadis-i şerifleri.

Hz. Ali’den (radıyallahu anh) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“(Kendi döneminin) en hayırlı kadını Meryem’dir. Hatice de (kendi döneminin) en hayırlı kadınıdır.” (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 20)

***

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hirâ’dan telâş içinde dönüp: “–Yâ Hatice! Bana kim inanır?” dediği zaman, o mübârek zevce, Varlık Nûru Efendisi’ne: “–Asla korkma! Vallâhi Allah Teâlâ Sen’i hiçbir zaman utandırmaz. Zîrâ Sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru söylersin, işini görmekten âciz olanların yükünü taşırsın (zayıfa, yetime ve yoksula infak edersin), fakire ihsanda bulunur, hiç kimsenin veremeyeceği kadar verirsin. Misâfire ikram edersin. Hak yolunda zuhur eden hâdiseler karşısında (insanlara) yardım edersin! Emânete riâyet edersin. Senin ahlâkın pek güzeldir.” diyerek onu ilk tasdîk eden ve destekleyen oldu. (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1; Müslim, İman, 252; İbn-i Sa’d, I, 195)

***

Safiye binti Huyey (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Bir gün Resûlullah yanıma geldi. Ben de ona Âişe ile Hafsa’nın benim hakkımda söyledikleri bazı (küçümseyici) sözleri anlattım. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: ‘Sen de onlara, ‘Siz ikiniz nasıl benden üstün olabilirsiniz? Benim kocam Muhammed, babam Harun, amcam ise Musa’dır.’ deseydin ya!..’” (Tirmizî, Menâkıb, 63)

***

Enes bin Mâlik (radıyallahu anh) anlatıyor:

...Zeyneb (bnt. Cahş), Hz. Peygamber’in diğer hanımlarına karşı övünür ve onlara şöyle derdi: “Sizleri (Hz. Peygamber ile) kendi aileleriniz evlendirdi. Beni ise yedi kat göklerin ötesinden Yüce Allah evlendirdi.” (Buhârî, Tevhîd, 22)

***

Enes bin Mâlik’in (radıyallahu anh) işittiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.” (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 89)

***

Hz. Âişe’nin (radıyallahu anh) naklettiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de aileme karşı en iyi olanınızım!” (Tirmizî, Menâkıb, 63)

***

Esved bin Yezîd (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Âişe’ye, ‘Hz. Peygamber evinde ne yapardı?’ diye sordum. Şöyle cevap verdi: ‘Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için dışarı) çıkardı.’” (Buhârî, Nafakât, 8)

***

Hz. Âişe (radıyallahu anh) şöyle demiştir:

“Resûlullah, Allah yolunda cihad hâriç eliyle hiç kimseye vurmadı. Ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye!” (Müslim, Fedâil, 79)

***

Hz. Âişe (radıyallahu anh) şöyle demiştir:

“Medine’ye geldiği günden vefatına kadar Muhammed ailesi, üç gün arka arkaya buğday ekmeği yememiştir.” (Buhârî, Rikâk, 17; Müslim, Zühd, 20)

***

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Dininizin üçte birini Ayşe’nin evinden öğrenin! (Deylemî, II, 165/2828) 

***

Hz. Âişe (radıyallahu anh) anlatıyor:

Resûlullah Efendimiz, üzerinde siyah yünden nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin evden çıktılar. O sırada Hz. Hasan bin Ali geldi, onu örtünün altına aldılar. Sonra Hz. Hüseyin geldi, onunla beraber girdi. Sonra Hz. Fatıma geldi, onu da örtünün altına aldılar. Sonra Hz. Ali geldi onu da aldılar. Sonra da:

“Ey Ehl-i Beyt Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz kılmak istiyor” Ahzâb, 33. âyet-i kerîmesini okudular. (Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 61)

***

Ehl-i Beyt, bir evde yaşayan âile fertleri mânâsına gelir. Peygamber Efendimiz’in âile fertlerinin tamâmını ifâde etmektedir. Bu mânâda Ehl-i Beyt; Resûl-i Ekrem Efendimiz ve âilesi, Hz. AliCâferAkîlAbbâs ve âileleridir. Peygamber Efendimize salât ü selâm getirmek nasıl bütün mü’minler üzerine bir vecîbe ise Ehl-i Beyt’e hürmet ve muhabbetle bağlı bulunmak da bütün Müslümanların vazîfesidir. Zâten her salli-bârik okuyuşumuzda bu vazifemizi yerine getiririz. (Ahmed, VI, 323)

***

Selmân-ı Fârisî (radıyallahu anh), her hâli ile o kadar güzel bir İslâm şahsiyeti sergiliyordu ki, Ensâr da Muhâcirler de:

“−Selman bizdendir.” diyerek onu paylaşamaz olmuşlardı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz:

“–Selman bizdendir, Ehl-i Beyt’tendir!” buyurarak onu taltif etti. (İbn-i Hişâm, III, 241; Vâkıdî, II, 446-447; İbn-i Sa’d, IV, 83; Ahmed, II, 446-447; Heysemî, VI, 130)

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZİN HANIMLARI

Peygamberimizin Hanımları

PEYGAMBERİMİZİN AİLESİ

Peygamberimizin Ailesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.