Peygamber Efendimiz’in Bereket Duası

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in bereket duası ve bu duada izâh ettiği meseleler.

Ashab-ı kirâmın güzel bir âdetleri var idi ki her meyvenin turfandasını gördükleri zaman o turfandayı huzûr-ı Rasûlullah’a sallallahu aleyhi ve sellem getirirlerdi.

BEREKET DUASI

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de meyveyi alır ve şöyle dua ederlerdi.

“Ey Rabbimiz! Bizim meyvelerimize bereket ihsan eyle! Yâ Rabbi! Bizim Şehrimize bereket ihsan eyle! Yâ Rabbi! Bizim sâ’lerimize, müdlerimize bereket ihsan eyle! Ey Rabbimiz! Tahkik İbrâhim Peygamber senin kulun, dostun, peygamberindir. Ben dahî tahkik senin kulun ve senin peygamberinim. İbrâhim peygamber sana Mekke için duâ etti. Ben de sana Medîne için duâ ederim. İbrâhim peygamberin Mekke için sana duâ ettiği gibi ve İbrâhim peygamberin Mekke için duâ ettiğinin bir mislini de ihsan buyurman için duâ ederim.” (Mevâhib, 2 / 23)

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem o turfanda meyveyi mübarek eline alıp zikrolunan duâlardan sonra gördüğü çocukların en küçüğünü çağırıp ona verir idi.

BEREKET DUASINDA AÇIKLANAN MESELELER

Bu hadîs-i şerîfte izâh edilen meseleler şöyle ifade edebiliriz:

  1. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri zâd ve zahirelerin bereketi için duâ buyurdular.
  2. İbrahim aleyhisselâm’ın Mekke hakkındaki duâsı şu âyet-i celîlede beyân buyurulmuştur:

“Artık sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir. Onların şükretmeleri me’mûl olduğu için kendilerini bazı meyvelerle rızıklandır.” (İbrâhim Sûresi / 37)

  1. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Medîne hakkında buyurduğu duânın semeresinin zuhûru kendi zaman-ı saâdetlerinde ve hulefâ-i râşidîn eyyâmında görülmüştür. Meşârik ve meğâribden Medîne-i Münevvere’ye celbolunan zehâir, emvâl-i kesîre ve hazîneleri bugüne kadar devam edegelmiştir. Medîne-i Münevvere mâmur ve muazzam olup feyz ve bereket devam edegelmektedir ve bilcümle mü’minîn ve mü’minâtın kalbleri ol makâm-ı mukaddeseye müştâk olması da Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hürmetinedir.
  2. Hazret-i İbrâhim aleyhisselâm’a Halîl tesmiye olunması Hakk’ın dostluğu ve Hak muhabbeti kalb-i İbrâhim aleyhisselâm’da dolu olduğu içindir. Nitekim Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri de Hazret-i Hak celle ve âlânın mahbûbu olduğu için Habîbullah tesmiye olunmuştur.
  3. Turfanda bir taam bir kimseye getirildiğinde o kimse Hak -teâlâ ve tekaddes- hazretlerine hamd u senâ edip sonra o nîmeti getiren kimseye de duâ etmeli ve o turfanda meyveyi o hanede en küçük kim var ise evvelâ ona vermelidir.

Hatta Rasûl-i Ekrem’e sallallahu aleyhi ve sellem turfanda bir hediye geldikde huzûr-ı devletlerinde ehl-i beytinden başka bir çocuk bulunursa hılkat-i azîmeleri ve ahlâk-ı haseneleri muktezâsı başkalarının çocuklarını ehl-i beyti üzerine tercih ile evvelâ gayrin çocuklarına verirlerdi.

  1. Rasûl-i Ekrem’e sallallahu aleyhi ve sellem getirilen turfanda meyveyi kendileri tenâvül buyurmadıklarının hikmeti budur ki, o meyveden herkes tedârik edip yiyecek kadar çoğalmadıkça gayrileri mahrum iken kendilerinin o turfanda meyveden tenâvül buyurmalarının mürüvvetlerine muhâlif gördüklerindendir.
  2. Turfanda meyveyi evvelâ çocuğa vermenin bir hikmeti de günahsız olduğu içindir.
  3. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin küçük ve büyüklerde olan hüsn-i muâşeret ve mülâtafetlerine de bu hadîs-i şerîf delâlet etmektedir.

Kaynak: Mahmud Sâmî Ramazanoğlu-Musâhabe-3, s.186- Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HELAL RIZIK VE BEREKET DUASI

Helal Rızık ve Bereket Duası

ALLAH’IN RIZKINA KEFİL OLDUĞU KUL

Allah’ın Rızkına Kefil Olduğu Kul

BEREKET DUASI

Bereket Duası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.