Peygamber Efendimiz’in Esneme ve Hapşırma Adabı

Şahsiyeti

Esnemek nedir? Hapşırma nedir? İnsan neden esner? Hapşıran kişiye neden ne denir? Namazda esnemeyi engellemenin yolları nelerdir? İslam’da esneme ve hapşırma adabı...

Esnemek; uykusuzluk, yorgunluk veya can sıkıntısı sebebiyle kişinin gayr-i irâdi bir şekilde ağzını açarak uzunca nefes alıp vermesidir. Bu hâl, bir bakıma dalgınlık ve gaflet göstergesidir.

HAPŞIRMA NEDEN OLUR?

Halk arasında “hapşırma” diye de bilinen “aksırma” ise nefes kaslarının basınçlı hareketiyle kişinin içerisindeki havayı bir anda ağız ve burun yoluyla şiddetlice dışarı atmasıdır. Aksırmak vücûtta meydana gelen bir zorlama sonucu olur ve bu ihtiyâcı duyan kimse aksırdığı an ferahlar. Dolayısıyla bu durum esnemenin aksine vücût için bir zindelik vesilesidir.

HAPŞIRMAK ALLAH’TANDIR

Resûlullah aksırmanın Allah Teâlâ’nın hoşlandığı bir durum olduğunu bildirmiş, esnemenin ise şeytandan geldiğine dikkat çekerek:

“Biriniz esneyeceği zaman gücü nisbetinde onu gidermeye çalışsın. (Ağzını açarak hâh demesin). Çünkü bir kimse esnediğinde şeytan ona güler.” (Buhârî, Edeb, 125) buyurmuş, bir başka rivâyette ise “Biriniz esnediğinde eliyle ağzını tutsun. Zîra şeytan onun ağzına girer.” diye uyarmıştır. (Müslim, Zühd, 57-58)

ESNEMENİN NEDENLERİ NELERDİR?

Hadis-i şerifte şeytandan geldiğine dikkat çekilen esneme, genellikle çok yiyip içmek, karnı tıka basa doldurmak, hareketsizlik ve uyku hâlinin öne geçmesi gibi durumlardan kaynaklanır. Ayrıca esnemeye sebep olan durumlardan her biri şeytanın hoşlandığı işlerdir. Bu sebeple esnemek uygun bir davranış değildir. Mümkün mertebe önüne geçilmesi, her şeye rağmen engellenemediği durumlarda ise ağzın el ile kapatılması gerekir.

NAMAZDA ESNEMEMEK İÇİN NE YAPMALI?

Gaflet sebebiyle meydana gelen esnemeden kurtulmanın değişik yolları vardır. Özellikle namazda esnememek için şu hususlara dikkat etmek lâzımdır:

  • Tuvalet âdâbına riâyet etmek,
  • Her namaz için yeni bir abdest almak,
  • İftitah tekbiri alırken elinin tersiyle masivayı arkaya attığının farkında olmak,
  • Eûzü besmeleyi şuurlu bir şekilde söylemek.

HAPŞIRMA ADABI

Allah Teâlâ’nın kullarına bir ihsânı olduğu anlaşılan aksırmanın âdâbıyla alâkalı Resûlullah’ın tavsiyeleri şöyledir:

“Sizden biriniz aksırdığı zaman, «elhamdülillah» desin. Kardeşi veya arkadaşı da ona, «yerhamükellah» (Allah sana merhamet etsin!) diye mukâbelede bulunsun. Aksıran ise, «yehdîkümullahu ve yuslihu bâleküm» (Allah sizi hidâyette kılsın ve hâlinizi ıslah etsin), desin!” (Buhârî, Edeb, 126)

AKSIRAN KİŞİYE NE DENİR?

Aksırma, beyin, burun ve boğazla alâkalı ise de gerçekte bütün uzuvlar ondan etkilenir ve sarsılır. Neticede bu durum vücut için zindelik ve sağlık vesilesi kabul edilir. Sağlık ise en büyük nimettir. Her nimete hamd ve şükür gerekir. İşte bu sebeple aksırma nimetine karşı da Allah’a hamdedilir. [1] Hamd eden kimseye yanındaki mü’min kardeşlerinin “yerhamukellâh” diye duâ etmesi tavsiye edilmiştir. Aksırdığında hamdetmeyene ise mukâbelede bulunmaya gerek yoktur. Nitekim Enes (r.a.) diyor ki, Nebî’nin yanında iki kişi aksırdı. Efendimiz onlardan birine “yerhamükellah” dedi, diğerine ise demedi. Kendisine yerhamükellâh duâsı yapılmayan kişi:

– Yâ Resûlallâh! Filân kimse aksırdı, ona “yerhamükellâh” dediniz; ben aksırdım, benim için bunu söylemediniz, deyince Efendimiz:

“– O kişi «elhamdülillâh» dedi, sen ise bunu söylemedin.” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 127)

Efendimiz’in burada “elhamdülillah” diyen kişiye mukabelede bulunması, o kişinin hamd şuurunda olduğundan dolayıdır. Diğeri ise bu şuurdan uzak olduğu için duadan mahrum kalmıştır.

NEZLE OLMANIN BELİRTİSİ

Nezle sebebiyle çokça aksıran kimseye, her aksırmasında mukâbele edilmesi gerekmez. Zîra hadîsi şerifte bu duruma şöyle açıklık getirilmektedir: “Kardeşine üç kez «yerhamukellâh» de, şâyet üçten fazla hapşırırsa artık o nezle olmuş demektir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 92)

Diğer taraftan toplumumuzda aksırana “çok yaşa” diyen ve bunun karşılığında “sen de gör” diye mukâbelede bulunanlar vardır. Bunlar da karşıdaki insan için iyilik temennîleridir. Ancak, mânâ açısından çok zayıf kaldıkları için, bu tür ifadelerin sünnette tavsiye edilen duâların yerini tutmayacağı âşikardır.

Bütün bunlarla birlikte aksırma esnasında kişinin eliyle veya bir mendille ağzını kapatması ve aşırı derecede ses çıkarmaması sünnete uygun bir davranıştır. Zîrâ Efendimiz aksırırken ağzını bazı kere eliyle, bazen de bir mendille kapatır ve sesini de oldukça kısardı. (Ebû Dâvûd, Edeb, 98)

Dipnot:

[1] Aksırma esnâsında vücudun hayâtiyetini sağlayan kalb bir anlığına durup tekrar çalıştığından bir anlamda insanın ölüp tekrar hayata dönmesi bahis mevzûudur. Bu şuurla yapılan hamd daha derin bir anlam kazanmaktadır.

Kaynak: Üsve-i Hasene, Erkam Yayınları