Peygamber Efendimizin İbadete Düşkünlüğü
Peygamber Efendimiz ibadete sabretmekte çok dayanıklı, mücâhede de herkesten önde idi.
İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gece Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kıldım. Ayakta o kadar uzun durdu ki, en sonunda, içimden hoş olmayan bir şey yapmayı bile geçirdim.
- Ne yapmayı düşündün? dediler.
- Peygamber’i ayakta bırakıp oturmayı düşündüm, dedi. (Buhârî, Teheccüd 9; Müslim, Müsâfirîn 204)
PEYGAMBER EFENDİMİZ KIYAMI UZUN TUTARDI
Abdullah İbni Mes’ûd’un bu rivayeti de Hz. Peygamber’in gece ibadetinde kıyâmı uzun tuttuğunu, yani onun ibadete düşkünlüğünü anlatmaktadır. Bu demektir ki, Hz. Peygamber gece namazında kendisine uyan Huzeyfe ve İbni Mes’ûd gibi cemaati dikkate almamıştır. Çünkü gece namazı onlar için nâfiledir. Bu sebeple Efendimiz yalnız başına kılıyormuş gibi davranmıştır.
İbni Mes’ûd’un bir ara oturuvermeyi aklından geçirmesi ve bunu “hoş olmayan bir iş” diye nitelemesi, ne kadar tabiî ve nezih değil mi? Hz. Peygamber’i ayakta bırakıp oturmanın uygun olmayacağını biliyor, fakat sabrının son derece zorlandığını da söylüyor. Bu hâl, Peygamber Efendimiz’in ibadete sabretmekte ne kadar dayanıklı, mücâhede de herkesten önde olduğunu göstermektedir.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Farz olmayan namazlarda da imama uyulabilir.
2. Cemâatin bir özrü yokken oturarak imama uyması uygun değildir.
3. Ashâb-ı kirâm son derece edebli insanlardı.
4. Büyüklerin yanında edebe riâyet etmek gerekir.
5. Anlaşılmayan konularda soru sormak, kapalılığın aydınlatılmasını istemek, kendi kendine yorum yapmaktan çok daha doğru bir harekettir.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR