Peygamber Efendimiz'in İsimleri ile İlgili Hadisler

HADİSLER

Peygamber Efendimiz'in simleri ile ilgili hadisi şerifler...

  • Câbir b. Abdullah el-Ensârî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Benim adımla (çocuklarınızı) adlandırın, ama künyemi kimseye vermeyin! Zira ben ancak Kâsım (paylaştıran) olarak gönderildim ve (dağıtılması gerekenleri) aranızda taksim etmekteyim.” (Buhârî, Edeb, 109; Müslim, Âdâb, 5)

  • Ebû Musa el-Eş’arî şöyle demiştir:

“Resûlullah (s.a.v.) bize kendini şu isimlerle isimlendirirdi: ‘Ben Muhammed’im, Ahmed’im, (peygamberlerin ardından gelen) el-Mukaffî’yim, (insanların arkamda toplandığı) el-Hâşir’im, Tevbe Peygamberi’yim, Rahmet Peygamberi’yim.’” (Müslim, Fedâil, 126)

  • ez-Zührî’nin işittiğine göre, Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im, babasından şunları nakletmiştir: Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ben, Muhammed’im. Ben, Ahmed’im. Ben, küfrün benimle mahvedildiği el-Mâhî’yim. Ben, insanların arkamda toplandığı el-Hâşir’im. Ben, el-Âkıb’ım.” el-Âkıb, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olandır. (Müslim, Fedâil, 124; Buhârî, Menâkıb, 17)

  • Atâ b. Yesâr anlatıyor:

“Abdullah b. Amr b. Âs (r.a.) ile karşılaştığım ve ‘Bana Resûlullah’ın (s.a.v.) Tevrat’ta geçen sıfatlarını anlatır mısın?’ dedim. O da şöyle dedi: ‘Elbette! Vallahi o, Kur’an’daki bazı sıfatlarıyla Tevrat’ta da vasıflandırılmıştır: ‘Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeci, uyarıcı ve ümmîleri koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve resûlümsün. Ben sana “el-Mütevekkil” adını verdim. (Bu peygamber), kötü huylu, katı kalpli biri olmadığı gibi, çarşılarda/pazarlarda bağırıp çağıran biri de değildir. O, kötülüğe kötülükle karşılık vermez. Bilakis affeder, bağışlar...’” (Buhârî, Büyû’, 50)

İbn Abbâs’ın işittiğine göre, Hz. Ömer (r.a.) minberde şunları söylemiştir:

“Ben Peygamber’i (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: ‘Hıristiyanların Meryem oğlunu (İsa’yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun için bana ‘Allah’ın kulu ve resûlü’ deyin.” (Buhârî, Enbiyâ, 48)