Peygamber Efendimiz'in Şefkat ve Merhameti
Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem-, bütün insanlığa karşı sonsuz bir şefkat ve merhametle doluydu.
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, o son derece izzet ve şeref sahibidir. Sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O, size çok düşkündür, üzerinize titrer. Mü’minlere karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir.” (et-Tevbe, 128)
Kur’ân-ı Kerîm, aynı zamanda O’nun ümmetinin de bütün insanlara, hattâ düşmanlarına bile merhamet ettiklerini beyan eder. (Âl-i İmrân, 119)
Abdullah bin Ubeyd -radıyallahu anh- anlatıyor:
Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Uhud’da mübârek dişi kırılmış, alnı yaralanmış, yüzüne doğru kan akıyordu. Bâzıları:
“–Yâ Rasûlâllah! O kâfirler için bedduâ etseniz!” dediler.
ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLDİ
Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular:
“–Allah Teâlâ beni, insanları çokça ayıplayan ve onlara lânet eden biri olarak göndermedi! Cenâb-ı Hak beni, herkes için çok çok duâ etmek ve insanlara rahmet olmak için gönderdi. Allâh’ım! Kavmimi mağfiret eyle, zira onlar bilmiyorlar!” (Beyhakî, Şuab, II, 164/1447)
Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem- sadece insanlara değil hayvanlara ve nebâtâta karşı bile sonsuz merhamet sahibiydiler. Bir gün zayıflıktan karnı sırtına yapışmış bir devenin yanından geçerken:
“–Konuşamayan bu hayvanlar hakkında Allah’tan korkun! Besili olarak binin, besili olarak kesip yiyin!” buyurmuşlardı. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 44/2548)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslâm, Erkam Yayınları