Peygamber Efendimiz'in Temizlik ve Nezâketi
İslâm, temizliği îmânın yarısı ve ibadetlerin başlangıcı kılmıştır. Bu sebeple elbiselerin düzeltilmesini emreden, giyim-kuşamda pejmürdeliği hoş görmeyen Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem-, saç ve sakalların dağınıklığını da tasvîb etmezlerdi. Kendileri son derece temiz ve güzel bir insandı.
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh- şöyle demiştir:
“Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den daha güzel birini görmedim, sanki mübarek yüzünde Güneş akıp gidiyordu…” (Ahmed, II, 380, 350)
KÖTÜ VE KABA SÖZLERİ KULLANMAZLARDI
İslâm, kalbin temizlik ve güzelliğinden kaynaklanan nezâkete de çok ehemmiyet vermiştir. Nitekim Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- insanların kullandığı hiçbir kötü ve kaba sözü mübârek ağızlarına almazlar ve şöyle buyururlardı:
“Kıyâmet günü, mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ, çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62/2002)
Bir kimseden kendilerine, hoşlanmadıkları bir söz ulaştığında:
“Filâna ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyor!” demezler, “Bâzı kimselere ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyorlar!” diye nezâket gösterirlerdi. (Ebû Dâvûd, Edeb, 5/4788)
ALLAH'IN LÂNETİNİ CELBEDEN ÜÇ ŞEY
Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem- hem temizliğe hem de nezâkete dikkat çektikleri bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Lânete mâruz kalacağınız üç şeyi yapmaktan sakının:
- Pınar başlarına,
- Yol ortasına ve
- İnsanların gölgelendiği yerlere abdest bozmayın!” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 14/26; İbn-i Mâce, Tahâret, 21; Ahmed, I, 299; Hâkim, I, 273/594)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslâm, Erkam Yayınları