Peygamber Efendimiz'in Terk Etmediği Vazife
Peygamber Efendimiz, çok ağır hasta olmalarına rağmen, ashâbına ebedî hakîkatleri öğretmeye ve onları İslâm terbiyesi üzere yetiştirmeye devâm etmiştir. Bu durum, hem O’nun tebliğ vazifesindeki hassâsiyetini hem de ümmetine duyduğu şefkat ve merhametin enginliğini göstermektedir.
Resûlullah, vefâtına yakın geçirdiği şiddetli hastalık esnâsında dahî tebliğ ve irşad vazifesine, hem kavlen hem de fiilen devâm etmiştir. İbn-i Mes’ûd (r.a.) şöyle anlatır:
Allah'ın Resûlü’nün huzûruna vardım. Kendisi sıtmaya yakalanmıştı.
“–Ey Allâh’ın Resûlü! Gerçekten şiddetli bir sıtma nöbetine tutulmuşsunuz!” dedim.
“–Evet, sizden iki kişinin çekebileceği kadar ıztırap çekmekteyim.” buyurdu.
“–Herhâlde bu iki kat sevap kazanmanız içindir?!” dedim.
“–Evet, öyledir. Allah, ayağına batan bir diken veya başına gelen daha büyük bir sıkıntıdan dolayı Müslümanın günahlarını bağışlar. O Müslümanın günahları ağaç yaprakları gibi dökülür.” buyurdu. (Buhârî, Merdâ, 3, 13, 16; Müslim, Birr, 45)
Peygamber Efendimiz, çok ağır hasta olmalarına rağmen, ashâbına ebedî hakîkatleri öğretmeye ve onları İslâm terbiyesi üzere yetiştirmeye devâm etmiştir. Bu durum, hem O’nun tebliğ vazifesindeki hassâsiyetini hem de ümmetine duyduğu şefkat ve merhametin enginliğini göstermektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları
HAKKA VE HAYRA DAVET
https://www.islamveihsan.com/hakka-ve-hayra-davet.html