Peygamberimiz Ay Tutulması Yaşandığında Ne Yapardı?

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ay tutulması yaşandığında ne yapardı? Müslümanlara Ay ve Güneş tutulması esnasında ne yapmalarını tavsiye etmiştir?

2022 yılının ikinci ve son Ay tutulması bugün gerçekleşiyor. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, tutulma, tam Ay tutulması şeklinde gerçekleşecek.

Dünya'nın gölge konisine saat 12.09'da girmeye başlayacak, saat 13.17'de tamamıyla girecek olan Ay, saat 13.59'da tutulma ortasına ulaşıp bakır renginde görülecek. Tam tutulma, saat 14.41'de tamamlanacak. Ay, saat 15.52'de yarı gölgeden çıkacak ve tutulma sonlanacak.

PEYGAMBERİMİZ AY TUTULMASI YAŞANDIĞINDA NE YAPARDI?

Güneş tutulmasına "küsuf", Ay tutulmasına "husûf" denir.

Hicretin 5. Yılı Cemaziyelâhir ayında Ay tutuldu. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Ay tutulması geçinceye kadar, "husûf namazı" kıldırdı. (İnsanü'l-Uyûn, 2:628.)

Cahiliyye Devri'nde insanlar, "Güneş ve Ay, ancak yeryüzü halkının büyüklerinden bir büyük için tutulur."bâtıl inancını taşırlardı.

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (s.a.v), oğlu İbrahim’in öldüğü gün güneş tutulması üzerine şöyle demiştir: “Ay ve Güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alametlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından / doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya Güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin.” (Buhari, Küsuf, 1, 15; Müslim, Küsuf, 5)

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kendisinin de Güneş tutulduğunda mescide giderek namaz kıldığı rivayet edilmiştir. (Müslim, Küsuf, 3-5)

Peygamberimiz (s.a.v.) bu sözleriyle Cahiliyye Devri insanlarının bu bâtıl inançlarını değiştirmiş, güneş ve Ay tutulmalarının Allah'a ibâdet vakti olduğunu beyan buyurmuşlardır. Bu vakitlerde insanlar, boş şeylerde değil, Allah'a ibâdet ve tâatle meşgul olmaları gerektiğini ifade etmişlerdir.

Güneş ve Ay tutulmalarının ne gibi muazzam kanunlar dairesinde vücuda geldiği malûmdur. Binaenaleyh mütefekkir bir insan için, bu kanunları böyle muntazam ve mükemmel olarak yaratan Hâlik-ı Zül-Celâl’in kudret ve azametini düşünmek, O’nun izzet ve kibriyası önünde mütezellilâne secdeye kapanmak en yüksek bir vazifedir.

İslam ve İhsan

KÜSUF VE HUSÛF NAMAZI NASIL KILINIR?

Küsuf ve Husûf Namazı Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.