Peygamberimiz, Dünyaya ve Dünya Malına Değer Vermezdi
“Eğer Uhud dağı kadar altınım olsa, borç ödemek için sakladığım dışında, ondan yanımda bir miktar bulunduğu halde üzerimden üç gece bile geçmemesi beni sevindirir” hadisini nasıl anlamalıyız?
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Eğer Uhud dağı kadar altınım olsa, borç ödemek için sakladığım dışında, ondan yanımda bir miktar bulunduğu halde üzerimden üç gece bile geçmemesi beni sevindirir.” (Buhârî, Temennî 2, İsti’zân 30, Rikak l4; Müslim, Zekât 31. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 8)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Bundan önceki hadiste genişçe açıkladığımız gibi eline para ve mal geçen, zengin olan kişinin borcunu öncelikle ödemesi gerekir. Borç ödeme, sadaka vermekten daha önemli ve önceliklidir. Bu sebeple ve malın hakkını vermek şartıyla zenginlik ve mal biriktirmek dinimizde yasaklanmamıştır. Bununla birlikte elinde bulunan malı Allah yolunda sarfetmek insana büyük sevap kazandırır.
Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok âyeti ile Peygamber Efendimiz’in hadisleri Müslümanları, mallarını Allah yolunda harcamaya teşvik eder. Ancak bu harcamanın, kendisini ve ailesini yoksul veya başkasına muhtaç bırakmayacak derecede olması tavsiye edilmiştir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
- Hz. Peygamber fakirlik korkusu çekmez, dünyaya ve dünyalığa değer vermezdi.
- İnsan hayatta sağlık ve sıhhat içindeyken malından harcayabilmelidir.
- Kul borcuna karşı duyarlılık, Müslümanın çok dikkat etmesi gereken vazifelerden biridir.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR