Peygamberimiz Hangi Gün ve Aylarda, Ne Kadar Oruç Tutardı?

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hangi gün ve aylarda, ne kadar oruç tutardı? Peygamberimiz (s.a.v.) kaç gün oruç tutardı? Peygamberimizin (s.a.v.) en çok oruç tuttuğu ay hangisidir? Peygamberimizin (s.a.v.) oruç tuttuğu günler...

Rasûlullah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, farz olan Ramazan orucunu büyük bir şevkle edâ ettikten sonra, sık sık nâfile oruç tutmaya da devam ederdi. Bilhassa pazartesi ve perşembe günleri oruçlu olmayı tercih eder ve bunun sebebini de şu şekilde îzah ederdi:

“Ameller, Allah Teâlâ Hazretleri’ne pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben, amelimin oruçlu olduğum hâlde arz edilmesini severim.” (Tirmizî, Savm, 44/747)

“Ben pazartesi günü doğdum ve bana o gün vahiy gelmeye başladı.” (Müslim, Sıyâm, 198)

Fahr-i Kâinât (sallâllâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, her hicrî ayın “Eyyâm-ı Bîz” denilen 13, 14 ve 15’inci günlerinde oruç tutmaya ehemmiyet verir ve bunu ashâbına da tavsiye ederdi. İbn-i Abbâs (r.a.):

“Peygamber Efendimiz, Eyyâm-ı Bîz’da oruç tutmayı hazarda da seferde de bırakmazdı.” der. (Nesâî, Savm, 70)

Allah Resûlü (sallâllâhu aleyhi ve sellem), Şevvâl ayından altı günü oruçla geçirir, (Bkz. Müslim, Sıyâm, 204)

Muharrem’in 9-10 veya 10-11’inci günlerinde Aşûre orucu tutardı. (Bkz. Buhârî, Savm 47, 69)

Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan amel-i sâlihlerin Allah katında çok kıymetli olduğunu ifâde eder, (Bkz. Buhârî, Iydeyn 11) bilhassa arefe günü tutulan oruç için: “Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur.” buyururdu. (Müslim, Sıyâm 196, 197)

Vefât edinceye kadar hiç oruç tutmadan geçirdiği bir ay olmamıştı.

Bilhassa Şâban ayının çoğunu oruçlu olarak geçirirdi. (Bkz. Müslim, Sıyâm, 172-173, 176)

Bâzen savm-ı visâl tutar, yani iftar etmeden peş peşe birkaç gün oruçlu olur fakat ashâbının böyle yapmasına müsâade etmezdi. (Bkz. Buhârî, Savm, 48)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altın Silsile

İslam ve İhsan

ORUÇ VE RAMAZAN İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Oruç ve Ramazan İle İlgili Ayet ve Hadisler

ORUÇ NEDİR? ORUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oruç Nedir? Orucun Faydaları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.