Peygamberimiz Nasıl İbadet Ederdi?
Hakkʼa kulluk, belli bir dönemlik değil, ömürlük bir vazife olduğundan, onun makbul bir kıvamda sürdürülmesi için bir îtidâl dengesine ihtiyaç vardır.
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri buyurur:
“Herkes koşmakla avı yakalayamaz. Avı devamlı takip eden kimse yakalamaya muvaffak olur. Bunun için, sürekli ve istikâmet üzere çalışmak îcâb eder.”
Bir anlık coşkunlukla aşırı derecede gayrete gelenler, ekseriyetle çabuk yorulurlar. Maksada vâsıl olamadıklarında da azim ve şevkleri kırılıp eskisinden de kötü bir duruma düşebilirler.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde:
“…Acele etmeden ve telâşa kapılmadan gidin ki, varacağınız hedefe ulaşasınız.” tavsiyesinde bulunmuşlardır. (Buhârî, Rikāk, 18)
ÎTİDÂLLİ OLMANIN ÖNEMİ
Hakkʼa kulluk, belli bir dönemlik değil, ömürlük bir vazife olduğundan, onun makbul bir kıvamda sürdürülmesi için bir îtidâl dengesine ihtiyaç vardır. Nitekim Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz:
“…Allah Rasûlü’nün ameli, hafif ve devamlı yağan yağmur gibiydi…” buyurmuştur. (Buhârî, Savm 64, Rikāk 18; Müslim, Müsâfirîn, 217)
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, şahsına âit husûsî vakitlerde çokça ibadet eder, bilhassa seherlerde ayakları şişinceye kadar namaz kılar, mübârek gözlerinden döktüğü yaşlarla secde mahallini sırılsıklam ederdi. Fakat ümmetine örnek olacağı durumlarda, îtidâl üzere ibadet ederdi.
Zira bir işin devamını sağlayan, îtidâldir. Îtidâlden sapıldığında o işin sonu gelmiş demektir. Çünkü zıt kutuplardan birbirine geçiş çabuk olur. Bu sebeple devamlı îtidâl tavsiye edilmiştir.
Bu hususta Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in;
“Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular.” (Müslim, İlim, 7) hadîs-i şerîfi, mühim bir îkazdır.
EN HAYIRLI AMEL
İbadetlerde bile aşırıya kaçmayıp îtidâli muhafaza etmenin lüzûmunu, şu hadîs-i şerîf de ne güzel ifâde eder:
“Farz olmayan amellerden gücünüz yettiği kadar yapın. Çünkü amellerin en hayırlısı, az da olsa devamlı olanıdır.” (İbn-i Mâce, Zühd, 28)
İbadette devamlılık ve niyette ihlâs, gönüllerde bir şuur hâline gelmelidir. Bu hâle ulaşıldıktan sonra, hastalık, yaşlılık vs. sebeplerle hasbel-beşer îfâ edilemeyen -farzlar dışındaki- ibadetlere, edâ edilmiş gibi ecir lûtfedileceği bildirilmektedir. Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Fakat îmân edip sâlih amel işleyenler için eksilmeyen, devamlı bir ecir vardır.” (et-Tîn, 6)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013
YORUMLAR