Peygamberimiz Uyguladı Sahabe Rekor Kırdı
Her şey, Hz.Muhammed (s.a.v) İle Başladı
Âlemlere rahmet ve üsve-i hasene (örnek şahsiyet) olarak gönderilen Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-: “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin!” (Tirmizi, Birr, 16) buyurmuş ve vakfın fiilî nümûnelerini de kendi hayatında sergilemiştir. Mâlum olduğu üzere O, her sahada ümmetine mükemmel bir örnektir. Nitekim Medine-i Münevvere’de sâhibi bulunduğu yedi hurma bahçesini, daha sonra da Fedek ve Hayber hurmalıklarından kendi hissesine düşeni Allâh yolunda vakfetmiştir. Bunu gören Ashâb-ı Güzîn de, ellerindeki imkânlardan pek çok kıymetli gelir getiren emlâki, aynı şekilde vakfetmişlerdir. Öyle ki Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh: “Muhacir ve ensardan imkân sâhibi olup da vakfı bulunmayan bir tek kişi bilmiyorum.” (İbnü Kudâme, el-Muğnî, V, 598) demiştir.
Hayy’dan Aldı Hu’ya Verdi
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, Hayber’de ganîmetten payına düşen güzel bir hurmalık arâziye sâhip olmuştu. Rüyâsında üç gün üst üste bu arâziyi infâk etmesi kendisine işâret edildi. O da, Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek: “–Ey Allâh’ın Rasûlü! Şimdiye kadar sâhip olmadığım kıymette bir hurmalığa mâlikim. Bu hususta ne buyurursanız, öyle yapacağım.” dedi. Allâh Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-: “–Dilersen bu hurmalığın mülkünü Allâh için tasadduk et (vakfet)! Artık o alınıp satılmaz, hibe edilmez ve ona vâris olunmaz. Onun mahsûlü yalnız infâk edilir.” buyurdular. Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, mâliki olduğu bu hurmalığı vakfetti. Allâh yolunda gazâ ve cihâd edenler, esâretten kurtulmak isteyen köleler, misâfirler vb. nice ihtiyaç sâhipleri, bu bahçeden istifâde etti. Allâh yoluna infakta, sevilen şeylerden ve gönülden verme husûsu çok mühimdir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Vakıf İnfak Hizmet, Erkam Yayınları, 2013, İstanbul