Peygamberimize Şiir

Son devir Türk din ve devlet adamlarından Mustafa Fehmi Gerçeker’in Hz. Muhammed’e (sav.) ithafen yazdığı şiir.

Osmanlı Devleti’nin son döneminde yetişmiş ilim adamlarından Mustafa Fehmi Gerçeker’in Peygamberimiz (sav.) için yazdığı şiir.

HZ. MUHAMMED’E (AS.) ŞİİR

Hilkatta o nûrun nazîri yoktur,

Evsâfının imtiyâzı çoktur.

Bir levhadır ism-i pâki hâlâ

Süslenmiş O’nunla Arş-ı Âlâ.

Pek sevgili, en güzel bir insan,

Yoktur eşi, varsa işte meydan.

Yûsuf, denemez, Bu’nunla eştir,

Bir necmidi o, bu bir güneştir.

Ahlakını dinle, sorma benden,

Kur’an azametle vasfederken.

Bir vasfı mümeyyiziydi sıdkı,

İmânı gibi emîndi tıpkı.

Kuvvetli silâhı akl ü mantık,

Her dîne bununla Dini fâik.

Yükseldi elinde şems-i Tevhîd,

Mahvoldu o günde şirk ü taklid

Eyyâm-ı saâdetinde ancak,

Dünyâda görüldü adl-i mutlak.

Germişti kanatların zemîne,

Rahmettir O, cümle âlemine.

Âlemde O’dur gören cemâli,

İnsanlara gösteren kemâli.

Yıllarca çalıştı cehle karşı,

Her yerde tanıttı Rabb-i Arş’ı.

Devrinde bahâra erdi ahlak,

Süslendi zemîn, açıldı âfâk.

Neşretti fazîletin cihâna,

Can verdi zemîn ü âsumana.

Hakkın bize bir atâsıdır O,

En sevgili Mustafâsıdır O.

Diz çöktü O’nun önünde erler,

Hep feyz-i teveccühün dilerler.

Pek sâf idi meclisinde ülfet,

Herkesle ederdi tatlı sohbet.

Ashabını hoş tutardı her dem,

Söylerdi, gülerdi Fahr-i Âlem.

Dinlerdi, severdi halkı candan,

Mazlûmu korurdu her ziyandan.

Düşmüşleri kaldırırdı yerden,

Saklardı yetîmi her kederden.

Azmiyle binâ-yı zulmü yıktı,

Avâze-i adli Arş’a çıktı.

Tarih-i beşerde yok misâli,

Her dilde yaşar O’nun hayâli.

Şahsiyyeti hükmeder kulûba,

Ulviyyeti göz yumar uyûba.

Mi’râc-ı kemâlidir felekler,

Hayrân-ı cemâlidir melekler.

Vasfında sözün hülâsasını al:

İnsandı, fakat melekten efdal.

Ruhiyle O işte böyle yüksek,

Cismiyle de en güzel bir erkek.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN SİMGESİ NEDEN GÜLDÜR?

Peygamber Efendimiz’in Simgesi Neden Güldür?

HZ. MUHAMMED (S.A.V.) KİMDİR?

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.