Peygamberimizi Adım Adım Örnek Alan Sahabi

VİDEOLAR

Dr. Murat Kaya hayatının her anında peygamberimizi örnek almaya çalışan sahabi'yi anlatıyor...

Ubeyd bin Cüreyc (r.a), Abdullah bin Ömer Hazretleri’ne:

“–Ey Ebû Abdurrahmân! Senin, diğer arkadaşlarının yapmadığı dört şeyi yaptığını görüyorum!” dedi.

İbn-i Ömer (r.a):

“–Nedir onlar, ey İbn-i Cüreyc?” dedi. İbn-i Cüreyc:

“–Görüyorum ki, Kâ’be’nin Hacer-i Esved rüknü (köşesi) ile Rükn-ü Yemânî’den başkasına el sürmüyorsun.

Tabaklanmış deriden mâmul ayakkabılar giyiyorsun.

(Elbiselerini ve sakallarını, hoş kokulu vers veya zâferanla) sarıya boyuyorsun.

Mekke’de bulunduğun zaman insanlar (Zilhicce) hilâlini görür görmez ihrâma girip yük­sek sesle telbiye okumaya başladıkları hâlde, sen Terviye günü (yani Arefe’den bir evvelki gün) girmedikçe telbiyeye başlamıyorsun?!” dedi.

Abdullah (r.a) şöyle cevap verdi:

“–Beyt’in rükünlerine gelince, Ben Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in Hacer-i Esved ile Rükn-i Yemânî’den başkasına el sürdüklerini görmedim.

Ta­baklanmış deriden mâmul ayakkabılara gelince, ben Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in üzeri kılsız deriden mamul ayakkabılar giyip, ayakları içlerinde iken abdest aldı­klarını gördüm. Onun için ben bu tür ayakkabılar giymeyi seviyorum.

Sarı boyaya ge­lince, Allâh Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in sarı boya ile (elbiselerini veya mübârek sakallarını) boyadıklarını gördüm. Ben de onun için sarı boya ile boyamayı severim.

Telbiyeye gelince, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in, hay­vanı Minâ’ya doğru hareket için ayağa kalkıp doğrulmadıkça telbiye getirdiklerini görme­dim.” (Buhârî, Vudû’, 30; Müslim, Hacc, 25; Muvatta’, Hacc, 31)

BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?

Bâb başlığı şöyledir: “Na’leyn (sandalet) içinde ayakları yıkamak. Kişi sandaletleri üzerine meshedemez.”

Bunu iki şekilde anlamak mümkündür:

Biri, “sandaletlerin içinde” sözü “yıkama”ya mü­teallik olur. Yânî ayakları, sandaletlerin içinde bulunurken, onlardan çıkarmadan yıkamak demektir. Su, ayakların tamamına ulaştığı takdirde bu caizdir.

İkincisi, “sandaletlerin içinde” terkibinin, zarf-ı mustakarr olmasıdır. Yânî ayaklar, ayakkabılar içinde bulunurken, mestlerin içindeykenki gibi meshedilmezler; onları yıkamak gerekir, demektir. Sahîh olan da bu mânâdır. Zira burada na’leyn diye ifade edilen ayakkabılar mestin şartlarını taşımazlar.

Ama bot türü ayakkabılar temiz olursa onlara mesh edilebilir. Bugün bilhassa araziye çıkan askerlerimiz, çıkarıp giymenin zor olduğu anlarda abdestli olarak giydikleri temiz botlarına mesh edebilirler.