Peygamberimiz'i Öldürmeye Gelen Sahabe
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) öldürmeye gelip iman eden sahabenin hikâyesi...
Mekke’nin Fethi’nde Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in îlân ettiği umûmî af, bu mânâda çok ibretli bir numûnedir:
Yıllardır zulüm ve düşmanlıktan başka bir şeye şâhid olmayan Mekke, o gün sergilenen bu büyük af bayramıyla târifsiz bir muhabbet ve merhamet tecellîsi yaşadı. Ancak Mekkelilerden Fedâle isimli bir şahıs, bu güzelliğe gölge düşürmek istercesine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i öldürmek kastıyla yanlarına sokuldu. Onun niyetini Allâh’ın lûtfuyla öğrenen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hiçbir telâş ve kızgınlık emâresi göstermeyip, şefkat ve rahmet kanatlarını açarak Fedâle’ye:
“–Sen Fedâle misin?” diye sordu. Fedâle:
“–Evet!” dedi. Ardından O Rahmet Peygamberi:
“–Ey Fedâle! Zihninde kurduğun şeyden tevbe ve istiğfar et!” buyurdu ve mübârek ellerini onun göğsüne koydu.
Böylece daha o anda zihnindeki öldürme düşüncesi giden Fedâle’nin kalbi, îman nûru ile doldu ve Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir anda kendisi nazarında, yaratılanların en sevgilisi hâline geldi.[1]
Hiç şüphesiz ki bu hâl, “Seni öldürmeye gelen, sende dirilsin!” şeklinde ifâde edilen, çok üstün bir davranış ve olgunluktur ki, İslâm tarihi, bunun kâ’bına varılmaz misâlleriyle doludur.
[1] İbn-i Hişâm, es-Sîre, IV, 46; İbn-i Kesîr, es-Sîre, III, 583.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları