Peygamberimizin Anlamlı Hediyesi
Peygamber Efendimizin anlamlı hediyesi bir Yahudi’yi hayretler içinde bıraktı.
İslâm ordusu Zâtü’r-Rikâ Gazvesi’nden dönüyordu. Câbir -radıyallâhu anh- devesi zayıf olduğu için arkadaşlarından geri kalıyordu. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun yanına vardı ve:
“–Ey Câbir! Sana ne oldu da geride kaldın?” diye sordu. Hazret-i Câbir durumu anlatınca Efendimiz bir değnek alarak deveye birkaç defâ hafifçe dokundu. Deve, Allah Rasûlü’nün devesiyle yarışır hâle geldi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yolda Hazret-i Câbir’le sohbet etmeye başladı. Onun yeni evlendiğini, bu sebeple pek çok borcu olduğunu öğrenen Allah Rasûlü, Câbir’e elinde mal olarak ne bulunduğunu sordu. O da yalnız bir devesinin olduğunu söyledi. Bunun üzerine Âlemlerin Efendisi -aleyhissalâtü vesselâm- onu borçtan kurtarmak için devesini kendisine satmasını istedi. Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh-, Medîne’ye varıncaya kadar binmek şartıyla sattı. Medîne’ye ulaşınca deveyi teslim etmek için Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına gitti. O sırada kendisini çok sevindiren ve diğer insanları da şaşırtan ulvî bir davranışla karşılaştı. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, devenin ücretini ödediği gibi deveyi de ona hediye etti. (Buhârî, Cihâd 49, Büyû 34; Müslim, Müsâkât 109)
Câbir -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
“Allah Rasûlü, devemin ücretini verip deveyi de bana hediye ettiği zaman, tanıdık bir Yahûdîye rastladım. Bu hâdiseyi ona anlattım. Yahûdî hayretler içinde:
«–Demek devenin parasını verdi, sonra da onu sana hibe etti ha?» sözünü tekrar etti durdu. Ben de her seferinde; «–Evet!» dedim.” (Ahmed, III, 303)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları