Peygamberimizin Annesi Hz. Âmine’nin Kabri Nerededir?

Hz. Âmine nerede vefat etti ve kabri nerededir? Peygamber Efendimizin (s.a.v) annesi Hz. Âmine hakkında kısaca bilgiler...

Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in annesi Âmine Kureyş kabilesinin Benî Zühre koluna mensup Vehb b. Abdümenâf'ın kızıdır. Asaleti ve yakışıklılığı sebebiyle birçok hanımdan evlenme teklifi alan Abdullah, bunlara iltifat etmeyerek Âmine ile evlenmiştir. Hz. Peygamberin ana rahmine intikal etmesiyle Abdullah’ın alnındaki "nûr-i Muhammedî" veya "nûr-i nübüvvet" adı verilen nur da ona intikal etmiştir.

  • Hz. Âmine'nin Vefatı

Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- doğduktan sonra annesi onu diğer Mekkeli aileler gibi, çölün sağlıklı havasında yetişerek fasih Arapça öğrenmesi için sütanneye verdi. Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sütannesi Halîme’nin yanında dört veya beş yaşına kadar kaldı. Altı yaşma gelen oğlu-nu câriyesi Ümmü Eymen’le birlikte yanına alan Âmine, akrabalarını ve kocası Abdullah'ın kabrini ziyaret etmek amacıyla Yesrib'e (Medine) gitti. Burada bir ay kadar kaldıktan sonra dönüşte Medine'ye yaklaşık 190 km. mesafede bulunan Ebvâ'da hastalanıp vefat etti ve buraya defnedildi. Ümmü Eymen, Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i Mekke'ye götürüp dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti.

Bedir'den sonra Sukyâ ile Cuhfe arasında, bugün Râbiğ kasabasına bağlı bir köy olan Ebvâ'ya birkaç kilometre mesafede Ümmünnebî denilen mevkide bölge halkı tarafından Hz. Âmine’ye nisbet edilen bir kabir mevcut olup etrafı basit şekilde taş yığınıyla çevrilmiştir. Kabrin üzerinde daha önce varlığı bilinen yapı ise yakın bir dönemde yıktırılmıştır.

Hicretin 6. yılında (628) Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hudeybiye'ye giderken Ebvâ'ya uğradı ve ziyaret etmek için annesinin kabrine gitti; kabri düzeltti ve ağladı; onun ağladığını gören sahâbîler de ağladılar. Kendisine niçin ağladığı sorulunca, "Annemin şefkat ve merhameti gözümün önüne geldi de onun için ağladım” cevabını verdi (Müslim, "Cenâ'iz”, 105-106; İbn Sa’d, I, 94).

Kaynak: Diyanet Kutsal Topraklar Rehberi

BENZER YAZILAR

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZ'İN ANNESİ HZ. ÂMİNE KİMDİR?

Peygamberimiz'in Annesi Hz. Âmine Kimdir?

PEYGAMBERİMİZİN AİLESİ

Peygamberimizin Ailesi

HZ. MUHAMMED (S.A.V.) KİMDİR?

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.