Peygamberimizin "Çorba Pişirdiğin Zaman Suyunu Çok Koy" Dediği Hadisi Şerif
“Ey Ebû Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!” hadisi şerifi günümüz toplumuna nasıl bir mesaj veriyor? Komşuluk hakları nelerdir?
Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ey Ebû Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!”
Müslim, Birr 142. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ıme 58; Tirmizî, Et`ıme 30
Müslim’in Ebû Zer’den diğer bir rivayeti şöyledir:
Dostum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle vasiyet etti:
“Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde sun!” Müslim, Birr 143
- Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Komşuların birbiri üzerinde hakları vardır. İçlerinden birinin aç açık kalması hâlinde diğerleri bundan sorumludur. Resûlullah Efendimiz “Allah’a ve âhiret gününe imân eden komşusuna iyilik etsin” buyurduğuna göre, komşuyu koruyup gözetmek, sıkıntısını gidermeye çalışmak mü’min olmanın bir gereğidir.
Bu hadîs-i şerîfte yemeklerin en sâdesi olan çorbadan bahsedilmesi mecâzîdir. Hiçbir şeyin olmasa da sadece çorban bulunsa bile, komşularına ondan da bir pay ayır, denmek istenmiştir. İmkânın ne kadar kıt olursa olsun, komşularını şöyle bir gözden geçir ve o çorbaya ihtiyacı olanlara gönder, anlamınadır. Varlıklı kimseler, evlerinde sık sık yendiği hâlde fakirlerin tadamayacağı güzel yiyecekleri onlara ikrâm etmekle, Allah’ın lutfettiği zenginliğe en güzel şekilde şükretmiş olurlar.
Çorbaya su katma ifadesinde ince bir mâna daha vardır. Çorbaya su katıldığı zaman, yemeğin tadı ve nefâseti büyük ölçüde kaybolur. Efendimiz bu sözüyle, etrafındaki yoksulların karnı açken senin ağız tadı, damak zevki araman uygun olmaz. Sen zevk peşinde koşacak adam değilsin. Sen mü’minsin. Açları, yoksulları sen gözeteceksin, komşun açken tok yatamazsın demektir. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz “Komşusu açken tok yatan kimse mü’min değildir” buyurmuştur (Heysemî, Mecme`u’z-zevâid, VIII, 167).
Pişirilen yemek ne kadar basit ve sâde olursa olsun, pişerken etrafa yaydığı koku, aç insanlar üzerinde en nefis yemek tesiri bırakır. Hele çocukların o yemeğe duydukları özlemi dile getirmeleri, yoksul anne babayı derin kederlere boğar. Böyle bir durumda kapılarının çalınıp o yemeğin kendilerine ikrâm edilmesi, fakir komşuyu minnettar bırakır. Varlıklı komşularına karşı gönüllerinde derin bir sevgi ve muhabbet meydana gelir. Bir tabak yemek onları birbirine sevgiyle bağlar.
- Hadisten Öğrendiklerimiz Nelerdir?
- Komşuların birbiri üzerinde hakları vardır.
- Yoksul komşusunu gözetmek, varlıklı insanların görevidir.
- Komşuların birbiriyle hediyeleşmesi, aralarında sevgi bağı oluşturur.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları