Peygamberimizin En Kıymetli Eserleri
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) emek verdiği, üzerine titrediği ve ömrü boyunca nakış nakış işlediği en kıymetli eserleri nelerdir?
Eser sadece el emeği bir tablo, yapılan bir film, yazılan bir beste veya senaryo, inşa edilen bir yapıdan ibaret değildir. Eser insandır, eser ahlaktır, eser vatan ve millete bırakılan hayırlı bir evlattır. İşte Efendimizin de en büyük eseri arkasında bıraktığı ve daha sonra dünyaya ışık olan, İslam'ı dört bir yana ulaştıran, ahlâkı ile zirvelere çıkan güzide sahabileri idi.
İslâm hukukunun en mühim sîmâlarından biri olan Karâfî’nin şu sözü, bu hakîkatin müşahhas bir misâlidir:
“Rasûlullah (s.a.v)’in başka hiçbir mûcizesi olmasaydı, sadece yetiştirmiş olduğu ashâb-ı kirâm, Oʼnun peygamberliğini ispata kâfî gelirdi.”
Zira mazhar oldukları nebevî terbiye neticesinde, şirk karanlığından ve câhiliye vahşetinden kurtulan o toplum, insanlığın fazîlet semâsında parıldayan yıldız şahsiyetler hâline gelmiştir. Onları takip eden müʼmin nesiller de, insanlığın hâlâ gıptayla seyrettiği muhteşem bir İslâm medeniyeti inşâ etmişlerdir.
Fransız tarihçi ve mütefekkir Lamartin, Rasûlullah (s.a.v)’in dâvâsındaki muvaffakıyetinden hareketle, O’nun ne muazzam bir dehâya sahip olduğunu şöyle ifâde etmektedir:
“Şâyet gâyenin büyüklüğü, vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti, insan dehâsının üç ölçüsü ise; modern tarihin en büyük şahsiyetlerini Hazret-i Muhammed’le kıyaslamaya kim cesaret edebilir?
O şahsiyetlerin en meşhurları, ancak ordular teşkil ettiler, kânunlar çıkardılar, imparatorluklar kurdular. Fakat neticede, çoğu kez gözleri önünde ufalanan maddî kuvvetler meydana getirebildiler.
Hâlbuki O, sadece orduları, hukuk sistemlerini, imparatorlukları, kavimleri ve hânedanları değil, dünyanın üçte biri üzerindeki milyonlarca insanı da harekete geçirdi.”
Yine İngiliz yazar Thomas Carlyle şöyle demiştir:
“Başında taç bulunan hiçbir imparator, kendi eliyle yamadığı hırkayı giyen Hazret-i Muhammed kadar sevgi ve saygı görmemiştir.”
Zira Fahr-i Kâinât Efendimiz, kendi hevâ ve hevesinden konuşmuyor, insanlığa vahyin tercümanlığını yapıyordu. Bunun için de teʼyîd-i ilâhîye mazhar idi.
Asr-ı saâdetten sonra İslâmʼın en parlak sûrette toplum hayatına tatbik edildiği devletlerden biri, hiç şüphesiz ki Osmanlı ʼdır. Ecdâdımız Osmanlı, büyük bir sadâkat, ihlâs ve muhabbetle Peygamber Efendimizʼin izinde yürüyerek, muhteşem bir medeniyet seviyesine ulaşmıştır.
GENÇ SAHABİLER - VİDEO LİSTESİ
Nitekim Batılı ütopya yazarlarından, İtalyan filozof Tomasso Campanellaʼnın “Güneş Devleti” adlı eserine, ecdâdımız
Osmanlıʼnın medeniyet seviyesindeki ihtişâmı ilham kaynağı teşkil etmiştir. Bu hâdise de; insanoğlunun, hayata tatbiki mümkün olmayan beşerî felsefelerle değil, ancak hayat dîni olan İslâm ile huzura kavuşabileceği gerçeğinin, sayısız misâllerinden biridir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslâm Nazarında Akıl Ve Felsefe, Erkam Yayınları
SAHABELER PEYGAMBERİMİZİ (S.A.V) NASIL SEVERDİ?
https://www.islamveihsan.com/sahabeler-peygamberimizi-nasil-severdi.html
SAHABELERİN HAYAT ÖLÇÜLERİ
https://www.islamveihsan.com/sahabelerin-hayat-olculeri.html
YORUMLAR