Peygamberimizin Hayatı, Kur’ân’ın Tefsîridir

PEYGAMBERİMİZ

Kur’ân-ı Kerîm'in Peygamber Efendimiz’in kalbine indirilmesi ne demek?

Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

(Rasûlüm!) Onu Rûhu’l-Emîn (Cebrâil) îkaz (ve irşâd) edicilerden olasın diye, apaçık bir Arap diliyle, Sen’in kalbine indirmiştir.” (eş-Şuarâ, 193-195)

Yani Kur’ân-ı Kerîm, Peygamber Efendimiz’in kalbine indirilmekle, O’nun her hâlinde akis buldu; sözlerine, davranışlarına, vicdan ve şuuruna, velhâsıl varlığının bütün zerrelerine işledi. Böylece Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in 23 senelik nebevî hayatı, canlı bir Kur’ân tefsîri mâhiyetinde tezâhür etti. Cenâb-ı Hak, ilâhî hakîkat ve fazîletleri O’nun örnek şahsiyetinde sergiledi. Bu itibarla, Kur’ân’ın sır ve hikmetleri, ancak Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kalbî dokusundan hisse almakla anlaşılır.

ŞUARA 192-195 AYETLERİ TEFSİRİ

Sûrenin girişinde Kur’ân-ı Kerîm’den bahsedildiği gibi, arada ibret ve ders yüklü yedi kıssa anlatıldıktan sonra tekrar söz Allah kelâmına getirildi. Kur’an, bir insan sözü değil, Cenâb-ı Hakk’ın katından gelmiş ilâhî bir kelâmdır. Onu Rûhu’l-Emîn Resûlullah (s.a.s.)’in kalb-i pâkine (bk. Bakara 2/97) apaçık bir Arapça ile indirmiştir. Maksat, önce Mekkelileri sonra da peyderpey ulaştığı tüm insanlığı onunla uyarmaktır. (bk. Şûrâ 42/7)

Burada Cebrâil (a.s.)’ın “Rûhu’l-Emîn” yani “Güvenilir Ruh” ismiyle anılması dikkat çekicidir. Hedef, Kur’ân-ı Kerîm’in tağyir, tahrif ve tebdile maruz maddi bir vasıta aracılığı ile değil de, hiç bir maddiliği olmayan, bütünüyle güvenilir saf bir Ruh aracılığı ile vahyedildiğini beyân etmektir. Bu Güvenilir Ruh, Allah’ın âyetlerini, kendisine emânet edilen lafız ve mâna, şekil ve muhteva içinde aynen getirmektedir. Onun âyetlerde herhangi bir değişiklik yapması, onlara şu veya bu şekilde ilâvede bulunması mümkün değildir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Âlemlere Rahmet: Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-