Peygamberimizin Huzurunda Görülen Dava

Hikâyeler

Peygamber Efendimiz’in huzurunda görülen dava...

Sultanahmet Camisi ile alakalı anlatılan bir diğer hadise şöyledir:

Caminin inşaatı devam etmektedir. Sultan I. Ahmet Han, Mısır’da Memlük Sultanı Kayıtbay’ın türbesinde bulunan Peygamber Efendimiz’in ayak izini aldırtarak İstanbul’a getirtir. Sultan şunu düşünmüştür. Yaptırdığı cami tamamlanınca Peygamberimizin ayak izi orada sergilensin ve bu vesileyle daha çok insan namaz kılmaya gelsin.

Peygamber Efendimiz’ in İstanbul’a getirilen ayak izi cami inşaatı tamamlanıncaya kadar Eyüp Sultan Türbesi’ne konulur. Fakat bundan kısa bir süre sonra sultan, bir rüya görür. Rüyasında Peygamber Efendimiz hâkim olmuş, Sultan Kayıtbay da davacıdır. Sultan Kayıtbay, Sultan I. Ahmet’ten şikâyetçidir. Peygamber Efendimiz rüyada Kadem-i Şerîf’in yerine iade edilmesine hükmeder. Sultan Ahmet Han, rüyadan kan ter içinde uyanır. Peygamber Efendimiz’in İstanbul’a getirilen mübarek ayak izinin, görülen bu rüya üzerine yerine gönderilmesine karar verilir.

Fakat İstanbul’u da Peygamber Efendimiz’in mübarek ayak izinden mahrum bırakmaya gönlü razı olmaz. Birkaç adet kopyası yapılır. Birisi Eyüp Sultan Türbesi’ne konulur. Bir diğeri şu anda Sultan I. Abdülhamit Han’ın türbesindedir. Diğeri Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilmektedir. Bir tane de kendisi için yaptırır. Bu küçücüktür. Sultan bu küçük ayak izi kopyasını sorguç olarak kullanmaktadır. Bu sorgucu Sultan Ahmet Han bayram günleri, Kadir Gecesi gibi mübarek günlerde ve gecelerde takarmış. Altından yapılan sorgucun üzerinde mavi mine ile padişahın kendi yazdığı şu şiir yazılıymış:

Nola tâcım gibi başımda götürsem dâim Kadem-i nakşını ol Hazret-i Şâh-ı Rusül’ün. Gül-i gül-zâr-ı nübüvvet o kadem sâhibidir. Ahmedâ durma yüzün sür kademine o Gül’ün.

“O Peygamberler şahı Hazreti Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) mübarek ayağının izini keşke başımda tacım gibi her zaman taşıyabilseydim. O, peygamberlik bahçesinin açmış en güzel gülüdür. Ey Ahmet! Durma, O gül yüzlü Peygamber’in mübarek ayağına yüzün sür.”