Peygamberimizin Kâbe’de Ettiği Dua
Peygamber (s.a.v.) Efendimizin Kabe’de okuduğu ve kabul olan duası.
Kâbe’de yapılan duaların makbul olduğu eskiden beri bilinmektedir. Zira defalarca tecrübe edilmiştir.
Abdullah bin Mesut (r.a.) şöyle anlatır:
“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) bir defasında Beyt-i Muazzam’ın yanında namaz kılıyorlardı. Ebû Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken biri, diğerlerine:
«‒Falancalarda (yeni boğazlanan) devenin döl eşini hanginiz (içindeki pisliğiyle birlikte) getirip secdeye vardığında Muhammed’in sırtına koyar?» dedi.
Oradakilerin en şakîsi (kötüsü) koşup getirdi. Bekledi, Nebiyy-i Muhterem Efendimiz (s.a.v.) secdeye varınca iki omuzu arasına mübârek sırtının üzerine koydu. Ben ise hiçbir şey yapamıyor, sadece bakıyordum. Ah, ne olurdu o zaman elimde kuvvet olaydı. Herifler gülmeye ve eğlenmek için bu işi birbirine isnâd etmeye (veya aşırı gülmekten dolayı birbirlerine doğru eğilmeye) başladılar. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) ise mübarek başlarını secdeden kaldırmıyorlardı. Nihâyet Fâtıma (r.a.) gelip onu sırtından attı. Rasûlullah (s.a.v.) mübarek başlarını kaldırdılar. (Namazı tamamladıktan) sonra üç kere:
«‒İlâhî, Kureyşi sana havâle ederim!» diye duâ buyurdular. Allah Rasûlü’nün aleyhlerinde böyle duâ buyurması onlara pek girân geldi. Zira o beldede duânın müstecâb olduğuna inanıyorlardı. Ondan sonra Rasûlullah (s.a.v.) birer birer isim sayarak:
«‒İlâhî, Ebû Cehl’i sana havâle ederim, Utbe bin Rebîa’yı, Şeybe bin Rebîa’yı, Velîd bin Utbe’yi, Ümeyye bin Halef’i, Ukbe bin Ebî Muayt’ı sana havâle ederim!» buyurdular.”
Yedinciyi de saydılarsa da ismini râvî unutmuştur. İbn-i Mesut (r.a.) şöyle buyurur:
“Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin bu saydıkları (kimselerin çoğunu) Kalîb’de yâni Bedir çukurunda serilmiş gördüm.” (Buhârî, Vudû’, 69, Salât 109, Cihâd 98, Cizye 21; Müslim, Cihâd 107)
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları