Peygamberimizin Kız Çocuklarına Verdiği Önem

Peygamber Efendimizin kız çocuklarına gösterdiği hassasiyet ve önem nedir? Yetişmiş bir kız evladın topluma etkisi nedir?

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kızı Fâtıma -radıyallâhu anhâ-’nın evinde kaldığı bir gün, torunları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, kendisinden su istemişti.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, önce Hazret-i Hasan’a su verdi. Hazret-i Fâtıma, Peygamber Efendimiz’in Hazret-i Hasan’ı daha çok sevdiği kanaatine vardı. Efendimiz ise;

“–Hayır, ilk önce Hasan su istedi.” buyurdu. (Bkz. Ahmed, I, 101)

Sonra da;

“–İkram ve ihsanlarınızla çocuklarınıza eşit muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” buyurdu. (Heysemî, IV, 153; İbn-i Hacer, el-Metâlibü’l-Âliye, IV, 69)

Demek ki;

Kız çocuklarının terbiyesine ehemmiyet vermemiz gerekmektedir.

Bir mütefekkir der ki:

Bir erkeği terbiye edin; bir insanı yetiştirmiş olursunuz.

Bir hanımı terbiye edin; bir aileyi, hattâ toplumun büyük bir bölümünü yetiştirmiş olursunuz.”

Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı her varlık iki uçlu bıçak gibidir. Hem hayra hem şerre hizmet edebilir.

Cenâb-ı Hak, kadının fıtratını; hissiyat bakımından yüksek yaratmıştır. Bu sebeple kadının tesiri fazladır.

Hissiyâtın yüksekliğini ifade için;

Bir Hak dostu şöyle der:

“Bir yavru sele düşse, ne kadar tehlikeli olursa olsun anne de kendisini selin içine atar ve yavrusunu kurtarmak için canını ortaya koyarak çırpınır. Ancak baba fıtraten böyle bir davranış sergileyemez. O yavrudan ümit kesilmişse, üzüntü ile sadece sel kenarında ağlar.”

Cenâb-ı Hak, bu yüksek hissiyâtı kadınlara, onların sâliha bir hanım ve sâliha bir anne olarak, ailede üstlenecekleri mühim mevkii için bahşetmiştir.

Nesli yetiştirme mes’ûliyeti, en zor iştir. Evlâtların terbiyesine küçük yaşlardan itibaren başlamak gerekir. Bu vazifede sâliha annenin rolü pek büyüktür.

اَلْأُمُّ مَدْرَسَةٌ

“Anne, bir okuldur.” denilmiştir.

Demek ki, ailede ve toplumda annenin vazifesi başka, babanın vazifesi başkadır.

Annenin vazifesi; nice mes’ûliyetiyle annelik, evin düzeni ve kendi alanındaki hizmetlerdir.

Cenâb-ı Hak, bizlere bir duâ tâlim ederek, toplumun saâdeti hakkında pek mühim esaslar bildirmiştir:

“…Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” (el-Furkān, 74)

Öyle bir toplum olacak ki, bütün fertleri kadınıyla erkeğiyle takvâda önder olacak. Böylece evlâtlar da göz nûru olacak.

  • Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, sâliha hanım hakkında şu medh ü senâlarda bulunmuştur:

“Bana dünyanızdan üç şey (Allah tarafından) sevdirildi:

1) Gözümün nûru namaz,

2) Güzel koku,

3) Sâliha hanım.” (Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 10)

Kezâ buyurmuştur:

Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar kadındır.” (Müslim, Radâ, 64; Ayrıca bkz. Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)

Sevbân -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

“…Altın ve gümüşü biriktirip de bunları Allah yolunda sarf etmeyenlere, can yakıcı bir azâbı müjdele!” (et-Tevbe, 34) âyeti nâzil olduğu zaman biz, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile birlikte seferde bulunuyorduk. Ashabdan bazısı;

“–Altın ve gümüş hakkında inecek olan indi. (Artık bir daha onları biriktirmeyiz.) Keşke hangi şeyin daha hayırlı olduğunu bilsek de onu biriktirsek?” dedi.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu cevabı verdi:

“–Sahip olunan şeylerin en kıymetlisi,

  • Zikreden bir dil,
  • Şükreden bir kalp,
  • Kocasının îmânına yardımcı olan sâliha bir zevcedir.” (Tirmizî, Tefsîr, 9/3094)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Şubat, Sayı: 216

İslam ve İhsan

SALİHA ANNEDEN KIZINA 10 NASİHAT

Saliha Anneden Kızına 10 Nasihat

SALİHA ANNELİK VE KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Saliha Annelik ve Kız Çocuklarının Eğitiminin Önemi

SALİHA HANIMIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Saliha Hanımın Özellikleri Nelerdir?

SALİHA KADININ ÖZELLİKLERİ

Saliha Kadının Özellikleri

İSLAM'DA KADIN

İslam'da Kadın

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.