Peygamberimizin Merhametle İlgili Hadisleri

Peygamberimiz (sav.) şefkat ve merhamet hakkında ne buyurmuştur? Merhamet ile ilgili hadis-i şerifler...

Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber’e -sallâllâhu aleyhi ve sellem- nispet ederek şunu nakletmiştir:

“Merhametlilere Rahmân olan Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki Yüce Allah da size merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16)

***

Ebû Hüreyre diyor ki:

“Ebü’l-Kâsım’ı (Peygamberimizi) -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle derken işittim:

‘Merhamet, ancak şaki (bedbaht) kimsenin kalbinden kaldırılır.’” (Tirmizî, Birr, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 58)

***

Ebû Mûsâ’dan rivayet edildiğine göre,

Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashabından bir kimseyi bir iş için gönderdiğinde şöyle derdi: “Müjdeleyin nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın.” (Müslim, Cihâd ve Siyer, 6)

***

Hz. Ömer anlatıyor:

(Bir gazve sonrası) Rasûlullah’a -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir grup esir getirildi. İçlerinden bir kadın (telaş içinde esirler arasında yavrusunu) arıyordu. Sonunda esirler arasında bir çocuk buldu ve onu kucaklayıp bağrına bastıktan sonra emzirmeye başladı. (Durumu gören) Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bize, “Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına inanır mısınız?” diye sordu. Biz de, “Hayır, Allah’a yemin olsun ki bu kadın çocuğunu ateşe atmamaya gücü yettiği hâlde onu ateşe atmaz!” dedik. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “(Bilin ki) Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkat ve merhametinden çok daha fazladır.” (Müslim, Tevbe, 22 ; bk. Buhârî, Edeb, 18)

***

Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- eşi Âişe’den(ra) nakledilmiştir:

“Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, iki şey arasında seçim hakkı tanındığında günah olmadığı sürece kolay olanını seçerdi. Şayet kolay olan şey günah ise ondan insanların en uzak duranı o olurdu.” (Müslim, Fedâil, 77)

***

Ebû Hüreyre, Rasûlullah’tan -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şunu işittiğini söylemiştir:

“Allah Teâlâ rahmetini yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını yanında alıkoydu, bir parçasını ise yeryü¬züne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün yaratılmışlar kendi aralarında merhametli davranırlar. Hatta kısrak (yavrusunu emzirirken) basıp da zarar verir korkusuyla bir ayağını yukarı kaldırır.” (Buhârî, Edeb,19)

***

Cerîr b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Tevhid, 2; Müslim, Fedâil, 66)

***

Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-,

“Bu gece bir oğlum oldu. Ona babam İbrâhim’in ismini verdim.” buyurdu. Enes bir süre sonra o çocuğu Rasûlullah’ın -sallâllâhu aleyhi ve sellem- huzurunda can verirken gördüğünü ve o esnada gözlerinden yaşlar boşalan Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Göz yaşarır, kalp üzülür, fakat biz Rabbimizin razı olacağı sözlerden başkasını söylemeyiz. Ey İbrâhim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 23-24)

İslam ve İhsan

MERHAMET İLE İLGİLİ 40 HADİS

Merhamet ile İlgili 40 Hadis

YARATILANA ŞEFKAT VE MERHAMET İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Yaratılana Şefkat ve Merhamet ile İlgili Örnekler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.