Peygamberimizin Miraç’ta Görmek İstediği Kavim

Peygamberimizin (sav.) Miraç gecesi görmek istediği (Araf suresi, 159. ayetiyle övülen) kavim...

Rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.), Mirac gecesi Cebrail (a.s.)’a:

HZ. MUHAMMED’İN (SAV.) MİRAÇ’TA GÖRMEK İSTEDİĞİ KAVİM

“Allah Teâlâ’nın “Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu gösteren ve onunla adil davranan bir topluluk vardır.” (Araf suresi, 159) ayetiyle övdüğü kavmi görmek istiyorum.” dedi. Cebrail (a.s.):

“- Seninle onlar arasında altı yılda gidilecek ve altı yılda dönülecek bir mesafe vardır. Fakat Rabbi’ne yalvar da sana izin versin.” dedi.

Hz. Peygamber (a.s.) dua etti. Cebrail (a.s.) de “Amin.” dedi. Allah Teâlâ Cebrail’e (a.s.) duanın kabul olduğunu bildirince Hz. Muhammed (sav.) Burak’a binip birkaç adım gitti. Derken kendini istediği kavmin arasında buldu. Onlara selam verdi, onlar da selama karşılık verdiler. Sonra Hz. Muhammed (sav.)’a:

“-Sen kimsin?” diye sordular.

O’da:

“-Ben ümmi peygamberim.” buyurdu.

Onlar:

“-Sen, Musa (a.s.)’ın bize müjdelediği peygambersin. 

-Sizden kim Ahmed (a.s.)’a kavuşursa O’na benden selam söylesin- diye vasiyet etmişti” dediler.

Hz. Muhammed (sav.), Hz. Musa (a.s.)’ın selamını aldı.

Onlar:

“-Yanındaki kimdir?” diye sordular.

Hz. Muhammed (sav.):

“-Onu görüyor musunuz?”  buyurdu.

Onlar:

 “-Evet” dediler.

Hz. Muhammed (sav.):

“-O, Cebrail’dir” dedi. “Görüyorum ki, kabirleriniz evlerinizin önündedir. Bunu niçin böyle yaptınız?”

Onlar:

“-Bunu, sabah akşam sürekli ölümü hatırlamak için yapıyoruz.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Evlerinizin hepsinin aynı yükseklikte olduğunu görüyorum. Bu nedendir?”

Onlar:

“-Bazımız, bazımızdan üstün olmasın ve birimiz diğerinin rüzgârını ve havasını kesmesin diye böyle yapıyoruz.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Bana ne oluyor ki, ne aranızda bir hâkim, ne de başınızda bir sultan görüyorum?”

Onlar:

“-Birbirimize karşı son derece insaflı davranırız, hak sahiplerine haklarını veririz. Böyle olunca da aramızda hükmedecek bir hâkime ihtiyaç duymayız.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Niçin çarşılarınız bomboş?”

Onlar:

“-Bizler, birlikte eker, birlikte biçeriz. Herbirimiz ihtiyacı miktarını alır, arta kalanı kardeşlerine bırakır. Bunun için çarşıya-pazara, alım-satıma ihtiyaç duymayız.”

Hz. Muhammed (sav.):

“- Sizden şu topluluğa ne oldu ki gülüyorlar?”

Onlar:

“- İçlerinden biri öldü. Allah Teâlâ, o kimsenin canını tevhid üzere aldığı için sevinçlerinden gülüyorlar.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Peki şu gurup niçin ağlıyor?”

Onlar:

“-İçlerinden birinin çocuğu dünyaya geldi. Bu çocuğun hangi din üzere canını teslim edeceğini bilmedikleri için üzülüp ağlıyorlar.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Erkek çocuğunuz doğduğunda ne yaparsınız?”

Onlar:

“-Buna şükür için bir ay oruç tutarız.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Peki kız çocuğunuz doğduğunda nasıl davranıyorsunuz?”

Onlar:

“-Şükür olarak Allah için iki ay oruç tutarız.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Niçin?”

Onlar:

“- Çünkü, Musa (a.s.)’ın bize haber verdiğine göre kız çocuğunu yetiştirip büyütmek ve onun derdine katlanmak, erkek çocuğunkinden daha faziletlidir.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Zina eder misiniz?”

Onlar:

“-Bir insan böyle bir iş yapabilir mi? Eğer biri bu işi işlese gök onun başına taş yağdırır, yer de onu içine batırır.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Faiz alıp verir misiniz?”

Onlar:

“-Ancak Allah’ın verdiği rızka güveni olmayan kimseler faiz alıp verir.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Hiç hasta olur musunuz?”

Onlar:

“-Ne hasta oluruz, ne günah işleriz. Ancak senin ümmetin günah işler ve günahlarına keffaret olsun diye hasta olurlar.”

Hz. Muhammed (sav.):

“-Yaşadığınız bölgede yırtıcı hayvanlar ve yırtıcı kuşlar var mı?”

Onlar:

“-Evet var. Biz onların, onlar da bizim yanımıza uğrar, fakat birbirimize zarar vermeyiz.”

Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.), onlara kendi şeriatını ve beş vakit namazı anlattı ve onlara Fatiha suresini ve Kur’an’dan bazı sureleri öğretti. (İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri, Rûhu'l-Beyân Tefsiri, 6.cilt sayfa:375-376-377-378)

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZ MİRAÇ’A NASIL ÇIKTI?

Peygamberimiz Miraç’a Nasıl Çıktı?

AYET VE HADİSLERLE MİRAÇ GECESİ YAŞANANLAR

Ayet ve Hadislerle Miraç Gecesi Yaşananlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.