Peygamberimizin Sağ Tarafına Yatmasının Hikmeti

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz neden sağına uyurdu? Abdullah Sert Hocaefendi, Şifa-i Şerif eserinden Peygamberimizin (s.a.v.) sağ tarafına yatmasının hikmetini okuyor.

PEYGAMBERİMİZ AZ UYURDU

Sahîh hadislerde görüldüğü üzere Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin uykusu da azdı. Bununla birlikte o,

“Benim gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz.” buyururdu. (Buhârî, Teheccüd 16, nr. 1147, Menâkıb 24, nr. 3569; Müslim, Müsâfirîn 125, nr. 738.)

Allah’ın Sevgili Elçisi az uyumak için sağ tarafına yatardı; çünkü sol tarafa yatıp uyurken hem kalp, hem de ona bağlı iç organlar sol tarafa meyilli olacağı için vücut daha sâkin ve rahattır. Bu hâl, daha derin ve uzun süre uyumaya elverişlidir. İnsan sağ tarafına yatıp uyurken, kalp asılı durumda kalacağı, rahat olmayacağı, tam aksine çabucak uyanmaya elverişli bir konumda bulunacağı için onun ağır bir uykuya dalması mümkün değildir.

Berâ bin Âzib şöyle demiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uyurken sağ tarafına yatar, sonra da şöyle buyururdu:

“Rabbim! Kullarını diriltip bir araya topladığın gün, beni azâbından koru!” (Tirmizî, Daavât 18, nr. 3398-99; Ebû Dâvûd, Edeb 97, 98. nr. 5045; Ahmed ibni Hanbel, Müsned, IV, 298, 300, 303, V, 382, VI, 287)

Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ NASIL UYURDU?

Peygamber Efendimiz Nasıl Uyurdu?

PEYGAMBER EFENDİMİZİN YATMA VE UYUMA ÂDABI

Peygamber Efendimizin Yatma ve Uyuma Âdabı

“GECELERİ PEK AZ UYURLARDI” AYETİ

“Geceleri Pek Az Uyurlardı” Ayeti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.