Peygamberimizin (s.a.v) Yahudilere Tebliği

Peygamberimiz (s.a.v) Yahudilerin yanına giderek onlara nasıl tebliğde bulunuyor? Yahudi alimler Efendimize (s.a.v) nasıl karşılık veriyor?

Ebû Hüreyre (r.a) şöyle nakleder:

“Biz Mescid’de bulundu­ğumuz bir esnâda Rasûlullah (s.a.v) yanımıza çıkageldi ve:

«‒Haydi, yürüyün, yahûdilerin yanına gidelim!» buyurdular.[1]

Bunun üzerine O’nunla birlikte oradan çıkıp Beytü’l-Midrâs’a[2] vardık.

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz ayağa kalkıp onlara:

«‒Ey Yahûdî topluluğu! Müslüman olun selâmete erin!» diye nidâ buyurdular. Onlar:

«‒Tebliğ ettin ey Ebü’l-Kâsım!» dediler.

Allah Rasûlü (s.a.v):

«‒Ben de zâten sizin bu şâhitliğinizi istiyordum! Müslüman olun selâmete erin!» buyurdular. Onlar yine:

«‒Tebliğ ettin ey Ebü’l-Kâsım!» dediler.

Allah Rasûlü (s.a.v) onlara:

«‒Ben de zâten sizin bu şâhitliğinizi istiyordum!» buyurdular ve üçüncü kez aynı şekilde nidâ ettiler. Sonra da şöyle buyurdular:

«‒Şunu iyi bilin ki, yeryüzü ancak Allah’a ve Rasûlü’ne âiddir. Ben sizi bu topraklardan çıkarıp sürmek istiyorum. Kimin yanında taşıyamayacağı bir malı varsa onu satsın! Aksi takdirde iyi bilin ki yeryüzü ancak Allah’a ve Rasûlü’ne âiddir!».” (Buhârî, İʻtisâm, 18, İkrâh, 2, Cizye, 6; Müslim, Cihâd, 61)

[1] Burada bahsedilen yahûdiler; Kaynuka, Kurayza ve Nadîr Oğulları’nın sürülmesinden sonra geriye kalanlardır. Çünkü bunların sürülmesi, Ebû Hüreyre’nin müslüman olmasından ön­cedir. (İbn-i Hacer, Fethü’l-Bârî, VI, 271)

[2] Yahûdi âlimlerinin bulunduğu ve Tevrat okuttukları yer.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

YAHUDİLER İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Yahudiler İle İlgili Ayet ve Hadisler

MÜSLÜMAN OLAN YAHUDİ ALİM

Müslüman Olan Yahudi Alim

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.