Bir Kavmin Müslüman Olmasına Vesile Olan Mucize
Rasuluulah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin mucizelerinden bir tanesini Dr. Murat Kaya anlatıyor.
Efendimiz (s.a.v) Alî -kerremallâhu vecheh- Hazretlerini çağırıp:
«‒Haydi, gidin, su arayın!» emrini verdiler.
Onlar da gittiler ve devesi üstünde iki büyük kırba arasına oturmuş bir kadına rast geldiler. Kadına:
«‒Su nerede?» diye sordular. Kadın:
«‒Dün bu saatte suyun başında idim. Adamlarımız (hâlâ orada su almak için) duruyorlar.» cevâbını verdi.
«‒Öyleyse yürü!» dediler.
«‒Nereye?» diye sordu.
«‒Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’in huzûruna!» dediler.
«‒Şu sâbi’ dedikleri adamın yanına mı?» diye sordu.
«‒İşte o senin kasteddiğin zâtın yanına. Haydi, yürü!» dediler.
Kadını Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in huzûruna getirip aralarında geçen mâcerâyı anlattılar.
Ashâb-ı kirâm kadına devesinden inmesini söylediler. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bir kap istediler. Her iki kırbanın ağızlarından bu kaba biraz su boşaltıp ağızlarını bağladılar. Kırbaların alt taraflarındaki (musluk gibi olan) ağızlarını açtılar. İnsanlara:
«‒Gelin hayvanlarınızı suvarın, kendiniz için su alın!» diye nidâ edildi. İsteyen hayvanı için, isteyen kendisi için su aldı. En sonunda da Efendimiz (s.a.v), gusül abdesti alması gereken sahâbîye bir kap su verip:
«‒Haydi, git, guslet!» buyurdular.
O kadın ayakta, şaşkın şaşkın suyuna neler yapıldığına bakıyordu. Allâh’a yeminler ederim ki, herkes su ihtiyâcını karşılayıp çekildiği hâlde kırbalar bize ilk hâlinden daha dolu görünüyordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v):
«‒Kadın için birşeyler toplayın!» buyurdular.
Onun için Acve hurması, un, sevîk, buğday gibi şeylerden bir mikrat azık toplayıp bir çıkına koydular. Kadını devesine bindirip, çıkını da önüne yerleştirdiler. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) kadına:
«‒Görüyorsun ki, senin suyundan hiçbirşey eksiltmedik, lâkin bize su verip suya kandıran Allah Teâlâ’dır!» buyurdular.
Kadın, gecikmeli olarak kabilesine vardı. Onlar:
«‒Ey fulâne, seni yolundan alıkoyan nedir?» diye sordular. Kadın:
«‒Şaşılacak şey! Yolda iki kişi rastlayıp beni sâbi’ denilen şu zâtın yanına götürdüler. O da şöyle etti, böyle etti. Allah’a yemîn ederim ki bu zât (orta ve şahadet parmaklarını havaya kaldırıp, biriyle semâya, diğeriyle arza işaret ederek) ya şununla bunun arasındaki insanların en sihirbazıdır veya Allah’ın hak Rasûlü’dür!» dedi.
Bundan sonra müslümânlar o kadının bulunduğu yerin etrafındaki müşrikler üzerine baskın yaptıkları vakitlerde, onun mensûb olduğu kabileye dokunmazlardı. Bir gün kadın kendi kabilesine:
«‒Zannediyorum ki, bu insanlar size bilerek dokunmuyorlar. İslâm’a girmek ister misiniz?» dedi. Kavmi kadına itaat edip hep birlikte İslâm’a girdiler.” (Buhârî, Teyemmüm, 6)