Peygamberlerin Şeytanla Konuşmaları
Peygamber Efendimizin (s.a.v) ve Hz. Nuh Aleyhisselam’ın Şeytan ile yaptığı konuşmalar, sordukları sorular, aldıkları cevaplar. Şeytanın ehli dünya ile yaptığı ticarete dairdir mesel…
Hadis-i şeriflerde nakledilen peygamberlerin Şeytan’la yaptığı konuşmalar.
PEYGAMBER EFENDİMİZ İLE ŞEYTAN’IN KONUŞMASI
İbn Abbas (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.) bir gün Mescid-i Nebî’den dışarı çıkarken kapıda şeytanla karşılaştı. Hz. Peygamber sordu:
“Seni buraya getiren sebep nedir?” Şeytan:
“Beni buraya Allah gönderdi.” dedi. Efendimiz:
“Niçin?” diye sorunca şu karşılığı verdi:
“İstediğin soruyu bana sorman için.” İbn Abbas’ın rivâyetine göre Rasûlullah (s.a.)’ın ilk sorduğu şey namazla ilgili oldu:
“Ey mel’ûn, ümmetimi cemaatle namazdan niye men ediyorsun?” Şeytan şöyle cevap verdi:
“Ya Muhammed (s.a.v.) ümmetin cemaatla namaz için evlerinden çıktığında beni sanki ateşli bir humma tutuyor ve onlar camiden dağılmadıkça bu hastalığım geçmiyor.”
“Peki ümmetimi ilim ve duâ ile meşgul olmaktan niye alıkoyuyorsun?”
“Çünkü onlar duaya başlayınca, bitirinceye kadar sanki gözlerim kör, kulaklarım sağır oluyor.”
“Ümmetimi Kuran okumaktan niye alıkoyuyorsun?”
“Çünkü onlar Kuran okuduklarında ben kurşunun ateşte erimesi gibi eriyorum.”
“Ümmetimi cihattan niye alıkoyuyorsun?”
“Onlar cihât için evlerinden çıkınca, dönünceye kadar adeta benim iki ayağım bağlanıyor, hacc için çıktıklarında da sanki zincire vuruluyorum. Sadaka verecekleri zaman da âdetâ başımın üzerine bir testere konularak bir tahta gibi başım parçalanıyor.” (Aclûnî, Keşfu’l-hafâ, I, 537)
Şeytan, insan tabiatına oburca yemek içmek sûretiyle musallat olur. İnsan, yeme içmeyi azaltıp oburluğu bıraktığı takdirde, midesinin ve nefsinin şehvetini önlemiş olur. O zaman şeytan ona nüfuz imkanı bulamaz. Onu etkileyemez.
Nefsin ıslahı beş vakit namazla olur. Çünkü beş vakit namaz, nefsin ıslahı için farz kılınmıştır. Nefs terbiyesi namazda Yüce yaratıcının huzurunda el bağlamak, rükû ve secdeye varmak sûretiyle gerçekleşir. Zira nefsin ıslahı; huşû, tevâzu ve mahviyyet ile olur.
NUH ALEYHİSSELAM İLE ŞEYTANIN KONUŞMASI
Vehb ibn Münebbih (r.a.) der ki:
“Nuh (a.s.) gemiden çıkınca İblis onun yanına geldi ve Nuh (a.s.) sordu:
“Ey Allah’ın düşmanı, kendilerini sapıtıp helaka düşürmede sana ve askerlerine en çok yardımcı olan, insanların hangi huylarıdır?” İblis şu karşılığı verdi:
“Eğer bir insanda pintilik, hırs, hased, kibir ve acelecilik gibi huylardan biri varsa biz onu helak çukuruna yuvarlarız. Eğer bir kimsede sayılan bu kötü sıfatların hepsi toplanacak olursa böyle birine de:
“Azgın şeytan” deriz. Çünkü bunlar, şeytanların liderlerinin özellikleridir.”
ŞEYTAN İLE EHLİ DÜNYANIN TİCARETİ
Haberde geldiğine göre, şeytan her gün dünyayı bir ticaret metaı gibi avucuna alıp kaldırarak:
“Kim, kendisi için zarar veren fakat yarar sağlamayan; üzüntü veren fakat sevindirmeyen dünyayı benden satın alır?” diye sorar. Ehl-i dünya:
“Biz.” derler. Şeytan:
“Acele etmeyin, onun bazı kusurları var” der. Ehl-i dünya:
“Önemli değil.” derler. Şeytan bu sefer:
“Onun fiyatı dirhem, dinar, para ve pul değildir. Onun bedeli, Cennet’teki yeriniz, hissenizdir. Ben dünyayı şu dört şeye karşılık satın aldım: Allah’ın laneti, gadabı, azâbı ve O’ndan uzak kalmak. O’nun emirlerini çiğnemek, yasakladıklarını yapmak. Bunlara karşılık da Cennet’teki yerimi vermiş oldum.” deyince, ehl-i dünya:
“Biz de bu şartlarla kabul ediyoruz.” derler. Şeytan:
“Dünyayı gönüllerinize yerleştirerek ebediyyen çıkarmamak sûretiyle bana bu ticâretten biraz da kâr vermenizi istiyorum.” der. Ehl-i dünya:
“Evet, bu şartlarla alıyoruz.” deyip alırlar. Bunun üzerine şeytan:
“Bu ne kötü bir ticâret!” diye şaşkınlığını ifâde eder.
Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Ruhü’l Beyan, Erkam Yayınları